Page 612 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 612

ANAFARTALAR KAHRAMANI
                                                                         Basında
                                MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE              ÇANAKKALE
                                MÜLAKAT                                                       Yeni Mecuma Fevkalade Nüshası, Mayıs 1918
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916


                           “ Arıburnu sâhillerine ayak basan düşmanımız yine o sâhil kenarlarında kalmaya mecbûr olmuştur”










                                                                            139


                    harekât-ı  umûmiyesinde  hedef-i  kat‘î  ittihâz   Düşman diğer taraftan “Suvla” Limanı’ndan  bu adamın uykusuz, havasız yerlerde burnuna
                    ettiği “Kocaçimen” silsilesine, aynı zamanda   da, onun cenûbundaki sâhillerden de asker  kan ve barut kokuları, leş ve ceset kokuları çar-
                    ... (19)uncu fırkayı da geri atmak sûretiyle vâ-  ihrâç etmişti. Bir taraftan da ediyordu. Bugü- pa çarpa, kulağında muhtelif çatırdılar, güm-
                    sıl olmaktan ibâretti fırka cephesinin vaz‘iyet-i   ne kadar Anafartalar mıntakası Şimâl Grubu  bürtüler yer ede ede nasıl çalıştığına şaşıyor-
                    umûmiyeye nazaran hâiz olduğu ehemmiyet,   Kumandanlığı’na merbûttu. Ve Şimâl Grubu  dum. Dedim ki:
                    “Arıburnu - Kocaçimen” istikâmetini sedd et-  Kumandanlığı tarafından idâre edilmekte idi.   - Paşa Hazretleri, benim anladığıma göre
                    mesi i‘tibârıyla hâiz olduğu ehemmiyet benim   O gün emir ve kumandada bir değişiklik icrâ   siz henüz ne düşmanın derece-i kuvvetini, ne
                    tahmînimi muhik gösterebilir. Düşman fırkaya   edildi. Saros Grubu Kumandanı Miralay Feyzi  de başına yeni ta‘yîn edildiğiniz bizim kuvvet-
                    yaptığı hücûmlara üç dört livâdan aşağı kuvvet   Bey’in “Conkbayırı” ve “Kocaçimen”deki kı- lerimizi bilmiyorsunuz. Fazla olarak da, de-
                    tahsîs etmemişti. İlk hücûmda verdiği azîm zâ-  ta‘âtı da taht-ı kumandasına alarak “Anafartalar  diğiniz gibi, bu zulmet ve müphemiyet içinde
                    yiâta rağmen hücûmu tecdîd etmesi fırka cep-  Grubu” nâmıyla bir grup teşkîl olunduğu ta‘mî- meçhûllere doğru gidiyorsunuz. Bu kadar ağır
                    hesinde ta‘kîb ettiği gâyenin ciddiyetine gâyet   men teblîğ edilmişti. Conkbayırı’ndaki büyük  bir mes‘ûliyeti nasıl bir düşünce ile kabul edi-
                    açık bir delîldir. Düşmanın fırka cephesinde   tehlikeyi yakından  görüyor, ve çok  müteessir  yordunuz?
                    adem-i muvaffakiyete uğramasının sebebi, sah-  oluyordum. Onun için Şimâl Grubu Kuman-
                    ra obüs bataryalarıyla iki harp gemisinden icrâ   danlığı’na şu tarzda ma‘rûzâtta bulundum:  - Cidden böyle, çünkü ben bu harekette
                    edilen 14, 15 saatlik mütemadî bir bombardı-                                  ta‘rîfe sığmaz, alelâde, hattâ fevkalâde kelime-
                    man altında kıt‘alarımızın metânetlerini, mev-  “Conkbayırı’ndaki vaz‘iyetin henüz şâyân-ı  lerle anlatmaya çalıştığımız rûhî hâletlerin pek
                    ki‘lerini muhâfaza etmelerinden ileri gelmiştir.   dikkat ve nazik olduğu anlaşılıyor. Bu husûsta  üstünde olan bir şey görüyordum!
                    Buna günlerden beri tahkîm ve tarsîn edilen   ordu kumandanının nazar-ı dikkatlerini cid-  -Vâkıâ böyle bir mes‘ûliyeti deruhde etmek,
                    siperlerimizin bahş eylediği istifâdeyi de unut-  dî sûretle celbe delâlet buyurmanızı selâmet-i   takdîr buyurduğunuz gibi, basit bir keyfiyet de-
                    mayın.                                 memleket nâmına istirhâm ederim.” Bu anda   ğildir. Fakat ben, vatanım mahv olduktan sonra
                                                           umûm büyük kumandanlarda bir asabiyet   yaşamamağa karar verdiğim için kemâl-i if-
                       Burada mühim bir satır başına geçeceğiz.  mevcûttu. Ordu kumandanı Liman Paşa Haz-
                       - Buyrun efendim.                   retleri tarafından Kâzım Bey telefonda benimle   tihârla bu mes‘ûliyeti deruhde ettim. Ve hemen
                                                                                                  saatlerce mesâfe uzakta bulunan “Çamlıtekke”
                       - Fırka cephesine tevcîh olunan hücûmlar,   görüştü. Mütalaâtımı sordu. Vaz‘iyetin nezâ-  karargâhına hayvanla hareket ettim. İşte bu sû-
                    size îzâh ettiğim gibi, gerçi tard edilmişti. Fakat   ketini söyledim. Dedim ki: Daha bir ân mev-  retle benim Arıburnu ile olan kumanda münâ-
                    fırka için, bütün “Arıburnu” vaz‘iyeti için daha   cûttur.  Bu ânı  da ziyâ‘a uğratacak  olursak  bir   sebetim nihâyete ermiş oluyor.
                    büyük bir tehlike baş göstermiş oluyordu.  felâket-i umûmiye karşısında kalmaklığımız   Bu ifâdelerin rûhunuza verdiği temiz ve
                       - Bu tehlike ne idi?                pek muhtemeldir.” Vaz‘iyetin umûmîleşmiş   ulvî te’sîri anlamak için o mert, pervâsız sesi
                       - Bu tehlike “Ağıldere” mıntıkasından “Şa-  olduğunu, Anafartalar’da çıkmış ve çıkmakta   kulaklarınız benim gibi duymalı idi. Gözleri-
                    hinsırt”la “Conkbayırı”na ilerlemekte olan düş-  olan düşman kuvvetlerini nazar-ı dikkate al-  niz, onun mavî gözlerindeki kuvvetli parıltıyı
                    mandı. Bu tehdîdkâr hareket tekmîl Arıburnu   mak, ona göre umûmî tedbîrler ittihâz etmek   görmeli,  azimkâr  asker  çehresindeki  ma‘nâyı
                    cephesinin sükûtunu intâç edebilecek bir mâ-  lâzım geldiğini, sevk ve idâreyi tevcîh ve te’mîn   okumalı idi. İçinde, dram sahnelerindeki kah-
                    hiyette idi. Bu istikâmete karşı fırka kendi vüs’   için bütün kuvvetlerin bir kumanda altında,   ramanlarına müelliflerinin iâre ettiği büyük gü-
                    ü salâhiyeti dâiresinde îcâb eden tedbîrleri al-  bilâ-vâsıta bir kumanda altında bulunmasın-  rültülü kelimeler olmayan, o kuvvetli cümleler!
                    mıştır. Fakat asıl tedâbirle, yani umûmî nok-  dan başka çâre kalmadığını söyledim. 26-27   Ben onları günlerce hâtıramda ve kulaklarımda
                    ta-i nazardan icrâat ve tertibâtla Şimâl Grubu   gecesi saat 9.50 sonrada idi ki Şimâl Grubu Ku-  sakladım. Bu genç adama karşı bir meclûbiyet
                    Kumandanlığı ciddî bir sûrette iştigal etmekte   mandanı, Ordu Kumandanı Liman fon Sanders   hiss ettim.
                    idi.  Paşa  bu  esnâda  çıngırağı  çaldı.  Kapının   Paşa Hazretleri tarafından “Anafartalar Grubu”   Bu me’mûriyetinden ayrılırken orada bu-
                    önündeki mahmûz şıkırtısına yeniden kahveler   Kumandanlığına  ta‘yîn  edildiğime  dâir  olan   lunan silâh arkadaşlarına karşı ne türlü hisler
                    söyledi. Birer sigara daha yaktık.     emri teblîğ etti. Aynı emirde, hemen hareket   perverde ettiğini sordum. Zira mukadderâtı-
                       - Filhakîka dedi, mühimce kuvvetlerin   ederek 27 Temmuz’da icrâsı emr edilmiş olan   mızla sıkı sıkıya alâkadâr olan bu muhârebe-
                    zevâlden sonra “Conkbayırı” cephesine tevcîh   taarruzu icrâ etmekliğim de mevcûttu. Bu emir   ler esnâsında bütün ordunun, küçük neferden,
                    edildiği öğrenilmişti. 26 Temmuz günü düş-  üzerine ... (27)inci Alay Kumandanı Şefik Bey’i   büyük kumandana kadar vazîfesini ne sûretle
                    man pek erkenden tasvîri mümkin olmayan bir   ... (19)uncu fırka kumandanlığına tevkîl ettim.   telâkkî, ne sûretle îfâ ettiğini bilmek istiyor-
                    şiddetle ilerledi. Gerek “Arıburnu” cephesinde-  Yanıma fırka sertabibi Hüseyin Bey’i aldım.  dum.
                    ki obüs ve sahra toplarıyla gerekse denizdeki   - Niçin?
                    harp gemileriyle “Conk” Bayırı’nı ateş altına   - Hasta idim çünkü... Yâverim Kâzım Efen-  İşte Mustafa Kemal Paşa’nın cevâpları:
                    aldı. Bu sırada bazı raporlar aldım ki “Conk”                                    İngilizler, Arıburnu ihrâcında, bu cepheler-
                    bayırı vaz‘iyetini pek şâyân-ı memnûniyet ola-  di o gün şehîd olmuştu. Rasim Efendi isminde   deki muhârebelerde kumandanlarının, asker-
                    rak tasvîr etmiyordu. Bu raporlardan başka   diğer bir süvâri zâbitini de aldım. Dört aydır o   lerinin gösterdikleri cesâreti, metâneti, cengâ-
                    erkân-ı harbiye reîsi ve yâveri bizzât “Conk-  yerde, yani ateş hattından 300 metre geride ec-  verâne mezîyetleri fevkalâde bir lisân-ı takdîrle
                    bayırı” ve “Şahinsırt” civârına gönderdim.   sad teaffünâtı ile bozulmuş bir hava teneffüs et-  yâd ve i‘lân etmektedirler. Fakat düşünün ki
                    Vaz‘iyeti tetkîk ettirdim. Vaz‘iyette vehâmet   mekte idim o gece oradan saat on birde, zindan   bütün  muhârebe  vesâitiyle  mükemmel  sûret-
                    muhakkaktı. Düşman “Kocaçimen”i ve “Şahin   gibi zifirî karanlıklar içinde oradan çıkınca ilk   te mücehhez olarak büyük bir i‘nâd ve azimle
                    Sırt”ı işgâl etmişti. Kendim de bizzât bulun-  defa temiz bir hava karşısında bulundum. Fakat   Arıburnu  sâhillerine  ayak  basan  düşmanımız
                    duğum fırka tarassut mahallinden “Conkba-  bu güzel havayı zulmet ve müphemiyet içinde   yine o sâhil kenarlarında kalmaya mecbûr ol-
                    yırı”ndaki hücûm dalgalarını görüyordum. O   teneffüs etmek nasîp oluyordu.   muştur. Binâenaleyh zâbitlerimiz, askerleri-
                    istikâmetten  gelen  düşman  mermileriyle  ka-  Hiç ardı arası kesilmeyen hücûmların karşı- miz hissiyât-ı vatanperverâne ve diniyeleriyle,
                    rargâhımdaki zâbitlerden yaralananlar vardı.    sında azmine ufak bir sarsıntı bile gelmeksizin  şecaât-i  mahsûsa-i  milliyeleriyle  bu  derece












                                                                            612
   607   608   609   610   611   612   613   614   615   616   617