Page 618 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 618

ANAFARTALAR KAHRAMANI
                                                                         Basında
                                MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE              ÇANAKKALE
                                MÜLAKAT                                                       Yeni Mecuma Fevkalade Nüshası, Mayıs 1918
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916

                                              “Bu muhârebede askerlerimiz İngilizler için o gün âfet oldular.
                                                  Önlerinde durmaya yeltenenleri hâk-i helâke serdiler”









                                                                            142


                       Gâlip askerin yalancı mağlûp askere karşı   sağ cenâhına taarruz ve Kireçtepe’nin bazı ak- Bu taarruzu, Küçük Anafarta Köyü’nün sûret-i
                    esirgeyemediği tezyîf tebessümü Paşa’da pek   sâmını zapt etmişti. Fakat aynı gece kıt‘alarımız  umûmiyede garbında bulunan fırkalarımıza
                    vâzıhtı.                               tarafından yapılan mukâbil taarruzla “Kireçte- “Yusufçuk Tepesi”, “İsmailoğu Tepesi” ve “Az-
                       -Maamâfih, dedi, Sir Hamilton’un, aske-  pe” mevzi‘i istirdâd edildi. Düşman 3 Ağustos  mak” ile “Kayacık Ağılı” arasındaki sâhaya idi,
                    rimizin hücûmunu tasvîrdeki mehâretini pek   günü daha fâik kuvvetlerle tekrar “Kireçtepe”ye  taarruz olunan cepheye sevk olunabilecek kuv-
                    takdîr ederim. Doğrudur! Onun kullandığı   taarruz etti. Düşmanın pek ciddî olduğu an- vetler “Turşun” Köyü şimâl-garbîsindeki .. (9)
                    ta‘bîrleri, isti‘mâl ederek diyebiliriz ki bu muhâ-  laşılan bu taarruzuna karşı yakından ve bizzât  uncu fırka ile “Sivli” Köyü civârında bulunan ...
                    rebede askerlerimiz İngilizler için o gün âfet   ittihâz-ı tedâbir etmek üzre mezkûr cephe ge- (6)ncı fırka ve ... (8)inci ve ... (4)üncü fırkala-
                    oldular. Önlerinde durmaya yeltenenleri hâk-i   risinde “Turşun” Köyü’ndeki fırka karargâhına  rın ihtiyât kuvvetleri idi, ... (9)uncu fırka evvelâ
                    helâke serdiler. Conkbayırı Tepesi’nin zirvesi-  gittim. “Kireçtepe” muhârebe meydânına kâfi  tahrîk olundu. ... (7)inci fırkayı “Sülicek ve İs-
                    ni tamâmen tarayıp temizlendikten sonra, yine   miktarda kuvvetlerin serîa‘n toplanması lüzû- mailoğlu” Tepesi mıntıkalarında takviye etme-
                    Hamilton’un ta‘bîriyle söylüyorum, kovanın-  mu tezâhür etmişti. Onun için istifâdesi müm- sini, diğer bir fırkanın Küçük Anafarta üzerine
                    dan çıkan arı sürüleri gibi güç halle yakalarını   kin olan cüz‘-i tâmmları celb etmek sûretiyle  yürümesini, diğer fırkalara, düşmanın topçula-
                    muhakkak bir ölümden sıyırabilen öteki kollar   öğleye kadar 12 tabur cem‘ine muvaffak oldum.  rıyla taarruz etmekte olduğu istikâmetleri ateş
                    üzerine saldırdılar “İngilizler için bu derece   Celbolunan kuvvetler mütemâdiyen muhârebe  altına almalarını, hulâsa bütün cephede îcâb
                    nevmîdâne  ve  hunrîzâne  olan  muhârebenin   hattına yürüyorlardı. En-nihâyet, erkân-ı har- eden tedbîrlerin alınmasını emr ettim. Ancak,
                    tafsilâtı asla ve asla sahâif-i evrâk üzerine ko-  biyemden îcâb edenlerle beraber bizzât ben de  düşmanın hücûm ettiği cepheye gönderdiğim
                    namaz. Türkler biri biri ardınca meydân-ı kâr   muhârebe hattına yaklaşmak lüzûmunu hiss  ihtiyât kuvvetleri muvâsalât edebilmek için
                    ü zâre atıldılar. Ve İsmullahı zikrederek hakîka-  ettim. Bulunduğum yerden muhârebe hattına  zaman geçecekti. O zamanı kazanmak lâzım
                    ten pek gazânferâne ve şirâne muharebe ettiler”   giden tek bir yol vardı. Bu yol mütemâdiyen sâ- geliyordu. Elimde bir süvâri livâsı da vardı. Bu
                    diyor. Bu hücûmlara karşı duran İngiliz efrâdı,   hil yakınından geçiyor, düşmanın sâhile yaklaş- süvâri kıt‘asının mevcûdiyeti bende şöyle bir
                    oldukları yerde telef oldular.         mış olan iki torpidosu tarafından mütemâdiyen  hâtıra  uyandırdı:  Fransızlar  Seddülbahir  cep-
                       Ha, bir şey daha söylemeli: Hamilton as-  ateş altında bulunduruluyordu. Bu sebeple ileri  hesinde  piyâdelerinin  hücûm  hatları  önünde
                    kerimizin ma‘reke meydânında yorulmuş ol-  hareket eden tekmîl kıta‘âtın durmuş olduğu- bir süvâri kıt‘asını, yayılmış olduğu hâlde bizim
                    duklarını, tükenmiş oldukları zehabında bu-  nu gördüm. Hayvandan indim. Kolun başına  hattımıza saldırtmışlardı. Bu Fransız süvârînin
                    lunuyor. Aldanmıştır zavallı. Bizim askerimiz   ve mecbûr tevakkuf olunan noktaya geldim.  ateş  karşısında  bî-muhaba  ölüme  koşmaları
                    hücûm için verdiğim emirde olduğu gibi, ta‘yîn   Filhakîka oradan ileri geçmek mevtle kat‘î ola- hoşuma gitmişti. Bu hareketi cidden şövalöresk
                    ettiğim hatta durmalarına dâir olan emrimi   rak temâs etmek demekti. Hâlbuki bugün bu  bulmuştum. Piyâdenin önünde bir perde yapı-
                    de aynı itâat ve gayretle tatbîk etmekten başka   kıt‘aların ileri geçmesi lazımdı. Evvelâ ben yal- yorlar, ve ötesi yok işte ölüme kucak açıyorlar,
                    bir şey yapmamışlardır. Bu muhârebenin daha   nız olarak koşar adımla geçtim. Arkamdan ve  arkalarındaki piyâdeyi korumak için kendileri-
                    fazla  tafsilâtını  yine  Hamilton’un  raporunda   birbirinden fâsıla ile erkân-ı harbiye reîsi ve yâ- ni fedâ ediyorlardı. Bu ne tasvîr edilecek cesâret
                    okumak mümkindir. Onun için biz bu kadar-  verlerim geçtiler. Ondan sonra, tevakkuf eden  ve fedâkarlık levhasıdır.
                    la iktifâ edebiliriz. Yalnız şunu diyeyim ki 28   kıta’ât kumandanlarına “geçeceksiniz” dedim.   Binâenaleyh derhal biz(im) süvâri alayı ku-
                    Temmuz’da vukû‘ bulmuş olan “Conkbayırı”   Ve parça parça koşmak sûretiyle arzû edilen   mandanı beyi yanıma çağırdım. “İsmailoğlu
                    muhârebesi Anafartalar muvaffakiyetinin en   kıt‘alar geçirildi. Bu muhârebenin netîcesinde   Tepesi”ne taarruz eden düşmanı aynı tarzda
                    şânlı safhasıdır.                      düşman hareketi akîm bırakıldı, evvelkinden   bir hareketle tevakkuf etmesini kendisine emr
                       Yâver Cevad Bey, bu muhârebelerde askeri-  daha hâkim bir vaz‘iyet alındı.  ettim. Pek kıymetli bir süvâri kumandanı olan
                    mizin gâyet şiddet ve gayretle hareket ettikleri-  Yâver Cevad Bey o gün arkadaşlarına o teh-  bu arkadaşımız bütün cesâret-i necîbesini bu
                    ne dâir îzâhât verdi. Misaller getirdi. Onlardan   like içinde hizmet gören bir askeri anlattı: Bu,   münâsebetle izhâr etti. Bana arzû ettiğim zama-
                    biri de şu ki kuvve-i ma‘neviyesi yerinde olan,   kimsenin geçemediği ateş içinden kemâl-i i‘ti-  nı kazandırdı. Düşmanın deniz ve kara topçu-
                    mâ-fevklerinin fedakârlığına tamâmen inanan   dâl ve tevekkülle yürüyerek ilerdeki arkadaşla-  ları “İsmailoğlu Tepesi” ile “Azmak” deresinin
                    askerde kuvvetli rûhu göstermek i‘tibârıyla   rına bu fedakârlıkla yiyecek ve kuvvet taşıyan   şimâl ve cenûbundaki mevzi‘lerimizi şiddetle
                    mühim buldum. Sıhhiye efrâdımız bir yerde   o fedakâr genci Paşa, yâverinin göğsündeki   bombardıman ediyordu. Henüz nâ-tamâm
                    istirâhat ediyorlar ve yemek yiyorlarmış. Tam   nişânla hemen orada taltîf etmiş.  olan siperlerimiz barınılmaz bir hâle geliyordu.
                    o esnâda bir obüs yakınlarına düşmüş. Askerler   Paşa dedi ki: 4 Ağustos’tan 6 Ağustos’a geçe- Bilhassa “Yusufçuk” Tepesi’ne bir çok düşman
                    bir müddet toz duman arasında kalmışlar. Son-  ceğim. Hattâ isterseniz 8 Ağustos’a geçeceğim.  bataryaları ateşlerini temerküz ettirmişlerdi.
                    ra o sis sıyrılır sıyrılmaz görmüşler ki o askerler   O gün, yani 8 Ağustos’ta, sabahtan i‘tibâren  Bütün cephe üzerine piyâdesiyle de taarruz edi-
                    arka üstü yatmış, kahkahayla gülüyorlar, ken-  düşmanın bir taraftan diğer tarafa asker sevk et- yordu. Topçularımızın, piyâdelerimizin kemâl-i
                    dilerine zararı dokunmamış olan obüsle alay   mekten ve gemilerden bazı kıt‘alar çıkarmakta  metânetle icrâ ettikleri ateş sâyesinde bütün bu
                    ediyorlar.                             olduğu görülüyordu. Bununla beraber cephede  cephelerdeki düşmanın ilk taarruzu telefât ile
                       Paşa dedi ki: 29, 30, 31 Temmuz’da, 1 ve   sükûnet vardı. Öğleden evvel Küçük Anafar- püskürtüldü öğleden sonra 4’le, 4.30 raddele-
                    2 Ağustos’ta büyük mikyâsta hâdisât yoktur.   talar garbında bulunan kıt‘alar nezdine gittim.  rinde tahmînen bir fırka kadar düşman kuvveti
                    Olanlar da sizi alâkadâr etmez.        Tertibâtta bazı ta‘dilât yaptım. Karargâha av- de topçularımızın şiddetli ateşi altına alındı. Bu
                       3 Ağustos muhârebesi (Kireçtepe): Ki-  detimde  vaz‘iyeti  daha  meşkûk  görüyordum.  düşman kuvvetleri  kuvvetinin birbirini mü-
                    reçtepe Anafartalar muhârebe cephesinin   Onun için, ihtiyâtta bulundurduğum fırkalara  teâkib birkaç kademe olan “Lâletepe”den iler-
                    sağ cenâhında pek mühim bir mevzi‘dir.   derhal silâh başı etmelerini telefonla emr ettim.  lemekte olduğu görüldü. Bu düşman kuvvet-
                    Düşman 2 Ağustos günü akşam saat 6.30   Bu esnâda idi ki gittikçe mütezâyid top sesleriy- leri “Mestantepe” ve “Kayacık Ağılı”na doğru
                    sonrada bir livâ  kadar kuvvetiyle grubun    le beraber düşmanın taarruza geçtiği anlaşıldı.   yanaşıncaya kadar pek çok telefât verdi. Ve bir












                                                                            618
   613   614   615   616   617   618   619   620   621