Page 620 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 620
ANAFARTALAR KAHRAMANI
Basında
MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE ÇANAKKALE
MÜLAKAT Yeni Mecuma Fevkalade Nüshası, Mayıs 1918
ZAFERİ
1915-1916
“Bu muhârebelerde düşman pek büyük zâyi‘âta duçâr olduğu ve bizim taht-ı hâkimiyetimizde
kalmaktan kurtulamadığı için bütün ümidleri kırıldı”
143
çok defa tevakkufa mecbûr oldu. Bazı aksâmı ikinci yaya süvâri fırkasının, kendilerinin gırt- -Bu emirden sonra gelen raporlarda da
darma dağınık bir hâle geldi. Fakat herhâlde ilk laklarına yapışıp bir hadd-i te‘dîp yemekten vuzûh yoktu. Bunlarda, hareketin iyice hava
taarruzu yapan düşman kıt‘aâtı takviye olun- kendilerini kurtardıkları için pek tali‘li imişler) karardıktan sonraya ta‘likine müsâade etmem
du. Ve ikinci defa olarak tekrar taarruza kalktı. sözünü pek bayağı bulurum. Ve buna mukâbil talebinde bulunuyordu. Bunun üzerine yeni bir
Bu defa da Yusufçuk Tepesi’ne karşı vâki‘ olan şu cümleyi kullanmağa kendimi me‘zûn add emrimde dedim ki: “Düşmanın tardı için gece-
hücûm def‘ edildi. Yalnız bir jandarma bölüğü- ederim: İngiltere’nin bâis-i iftihârı olan İkinci nin hulûlünü bekleyerek bir ân bile kayb etmek
müzün geriye çekilmesi üzerine derhal takviye Mavend Yaya Süvâri Fırkası efrâdının temiz kat‘iyyen caiz değildir. Düşman da karanlıktan
olunarak bir süngü hücûmiyle düşman o nok- kanlı ve mert Türk kahramanları karşısında bil-istifâde fazla takviye kıt‘aları alır. Fa‘âlâne
tadan da atıldı. Düşman saat 6 sonraya doğru dayanamadıkları bence bizim için daha şâyân-ı hareket ederek düşmanı hemen tard etmeniz
taarruzunu fâik kuvvetlerle ve efrâdı İngiliz iftihârdır. Hakîkaten Türkler takât-i beşerin matlûptur. Gönderdiğim takviye kıta‘âtı ile irti-
asılzadelerinden mürekkep ikinci süvâri yaya fevkinde bir kudret göstermişlerdir. bât peydâ ediniz. Onları cephe gerisine yaklaş-
fırkası ile üçüncü defa olarak tekrar ederek Şimdi gelelim 13 Ağustos muhârebesine. An- tırınız ve bana bildiriniz.”
“Yusufçuk Tepe”sine girdi. Tarafımızdan birinci lıyorsunuz ki sekizden on dörde kadar olan gün- Bu fırka cephesinde o gün ve bütün gece
hatlar takviye olunarak icrâ ettiğimiz taarruz- lerin hâdisâtından bahse lüzûm görmüyorum. sabaha kadar müteaddit defalar kanlı boğuş-
la düşmanı o tepeden attık. Hâkimiyet bizde 14 Ağustos “Kayacık Ağılı Muhâ(re)besi. O malar olmuş. Netîcede düşman maksadını elde
kaldı. Düşmanın “Azmak” cenûbunda yaptığı gün düşman kesîf topçu ateşiyle Kayacık Ağılı etmekten mahrûm kalmış. Bundan başka bi-
taarruzlar da püskürtüldü. Bu sûretle 8 Ağus- cephesinde bulunan fırkamızı ateş altına alarak zim için pek parlak bir muvaffakiyet denecek
tos’ta düşmanın lâ-ekal biri taze olmak üzre üç oradaki siperlerimizi döğmeye başlamış. Bu derecede de fazla zâyiâta uğramış. 14-15 gece
fırka ile yaptığı taarruz netîcesinde on beş yir- ateş öğleden sonra saat dörde büsbütün kesb-i yarısından sonra düşman “Mestan Tepe”den
mi bin kadar zâyi‘âtı oldu. Düşmanın maksadı şiddet etmiş. Buna gemi topçuları da iştirâk “Yusufçuk Tepe”sine taarruza teşebbüs etmişse
bence Kayacık Ağılı, İsmail Oğlu ve Yusufçuk etmekte imiş. Mustafa Kemal Paşa, düşmanın de piyâde ateşlerimizle bu da bertaraf edilmiş.
tepelerini zapt ederek cephemizi yarmaktı. Ve o cepheye bir taarruz hazırlamakta olduğu- - İşte bu Kayacık Ağılı muhârebesinden
bu hat dâhilinde şarka ilerleyecekti. Filhakîka na kat‘î bir sûrette hükm etmiş. Oradaki fırka sonra nihâyete kadar artık ciddî hiçbir muhâ-
pek büyük azim ve i‘nâd ile müteaddit taarruz- kumandanına, böyle bir taarruza mukâbele rebe vukû‘ bulmamıştır. Bu uzun müddet zar-
lar yaptı. Kıt‘alarımızın ve başlarında bulunan maksadıyla hazırlanması için îcâb eden emri fında gerek biz gerekse düşman tahkîmât ve
kumandanlarla zâbitlerimizin metânetleri, fe- vermiş. Aynı zamanda mümkin olan tekmîl tertibâtıyla iştigal ettik. Bütün tafsîl ettiğimiz
dakârlıkları sâyesinde düşmanın hücûmları gö- topçularına da o istikâmette ateş açtırmış. İh- bu muhârebelerde düşman pek büyük zâyi‘âta
ğüs göğüse, süngü süngüye karşılanarak imhâ tiyât fırkalarından birine de hazırlık emri ve- duçâr olduğu ve bizim taht-ı hâkimiyetimizde
edildi. Netîce-i muvaffakiyet de bizde kaldı. rilmiş. Filhakîka düşman mezkûr cepheye ta- kalmaktan kurtulamadığı için bütün ümîdleri
Paşa, General Hamilton’un raporunda, aynı arruz etmiş. Mustafa Kemal Paşa oradaki fırka kırıldı. Ben 27 Teşrin-i Sâni’de rahatsızlandım.
güne tesâdüf eden vekâyi‘i hikâye eden sahîfe- kumandanından vâzıh haber alamadığı için, - Demek her gün sarsıp emellerinden uzak-
kendisine telefonla şu emri veriyor:
leri yüksek sesle okudu ve bana dedi ki: laştırdığınız düşmanınızın kaçtığını görmediniz!
“İlerideki kuvvetleri kullanacak kimsenin
- Görüyor musunuz işte; o da bu mağlûbiye- orada bulunmadığını anlayarak müteessir olu- - Hayır! Fevzi Paşa Hazretlerini yerime
ti kabul ediyor. Yalnız tasavvur etmediği müş- yorum. Her hâlde birinci hatlar teksîf edilmeli. tevkîl ettim. İstanbul’a geldim.
kilâta bu mağlûbiyeti sebep gösteriyor. Hâlbuki Düşmanın hücûmu hâlinde der’akap süngüy- - Firâr haberini nereden aldınız efendim?
benim ve kıt‘alarımın içinde bulunduğumuz le karşılanacak sûrette ihtiyât taburları birinci - Zann ederim on gün sonra, İngilizlerle
müşkilât, muhakkak ki onlarınkinden daha az hatta takrîp edilmeli. Bunun böyle yapıldığın- Fransızların topraklarımızdan kaçtığını İstan-
değildi. Ve biz, kendi ifâdesine nazaran üç fır- dan ben emîn olmalıyım. Reca ederim icrââtı- bul’da işittim. Bilâhare erkân-ı harbiye reîsimin
kadan da fazla olduğu anlaşılan ve bâhusûs da- nızı hemen bildiriniz.” buna dâir verdiği rapora istinâden İngilizlerin
marlarında bir damla İngiliz kanı cevelân eden Aynı zamanda demin bahs ettiği ihtiyât fır- bu hareketini îzâh için, başka kelime aramağa
her bir ferdi iftihârından lerzedâr eyleyecek de- kasını da o cepheye hareket ettiriyor. Erkân-ı lüzûm görmüyorum, bu ta‘bîrin bütün vüs‘at-i
recede ulvî bir manzara” arz ettiğini söylediği harbiyesinden Pertev Bey’i de haber zâbiti ola- ma‘nâsıyla kaçtılar, kaçtılar diyeceğim. Bu, ken-
İngiliz asılzâdeler fırkasını mağlûp etmek için rak oraya göndermiş. Almakta olduğu haberler dilerince muvaffakiyetli bir kaçıştır.
kullandığım kuvvetlerin miktarını Hamilton nâ-tamâmmış. Bununla beraber düşmanın si-
tarîh-i harpte okuyacağı zaman Türk askerle- perlerimize girmiş olduğuna kanâ‘at getirmiş. Ve gülümsedi.
rini, Türk zâbit ve kumandanlarını her hâlde Bu kadar zaman bana şu hulâsaları vermek
bu İngiliz fırkasının ulviyetinden daha âli bu- “Fırka kumandanının verdiği haberler- için yorulan kıymetdâr zâta teşekkürler ettim.
lacaktır. Bundan emînim. Sir Hamilton mezkûr le vaz‘iyet tenevvür etmiyordu, dedi. O kadar Ve askerlik hayâtına İstanbul’dan Yafa’ya sürül-
ki bu fırka kumandanına muğber oluyordum.
fırka efrâdı için diyor ki: Bu derece güzîde efrâ- Saat 6.15 sonrada da kendisine bu emri verdim. mekle başlayan, Hareket Ordusu gibi, Trablus-
da zaman-ı hâzır muharebâtında pek ender garp ve Balkan muhârebeleri gibi memleketin
tesâdüf olunur”. Bunu böyle kabul edersek o - Mümkinse lütfen okur musunuz? en tehlikeli zamanlarında cân verircesine vazî-
hâlde bizim 34’üncü ve 64’üncü alaylarımızın - Ben şu habere intizâr ediyorum: Siperleri- fe başına atılan bu kahramanın elini sıktım.
-ki onları mağlûp etmiştir- efrâdına dünya- mize giren düşman mahv edilmiş, düşman si- İçimde ona karşı derîn bir hürmet, bir İstanbul
nın hiçbir ordusunda tesâdüf etmek ihtimâli perlerine askerlerimiz girmiştir. Bundan başka çocuğu rûhuyle derîn bir şükrân olduğu hâlde
olmadığı i‘tirâf olunmalıdır. Yalnız Sir Hamil- hiçbir haber bence hâiz-i ehemmiyet değildir.” yanından ayrıldım.
ton’u parlak gâyesine muvaffak olmaktan men‘ İşte bu emri verdim. Şişli : 28 Mart Sene 334
ettikleri için İngiliz kumandanının (Türkler -Netîce ne oldu efendim? Ru’şen Eşref
620