Page 594 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 594
ANAFARTALAR KAHRAMANI
Basında
MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE ÇANAKKALE
MÜLAKAT Yeni Mecuma Fevkalade Nüshası, Mayıs 1918
ZAFERİ
1915-1916
“Genç bir sîmâda bu kadar engin bir mana gördüğümü hatırlamıyorum”
130
6 ve gazetecilerin hâtıralarını, makâlelerini - Tabîî esrâr-ı askeriyeye temâs eden
Mustafa Kemal Paşa yazdılar. Hâlbuki şimdiye kadar biz henüz noktaları size söylemeyeceğim. Bunlar ne
bir şey yapmadık. Yeni Mecmûa’nın son sizi alâkadâr eder, ne de okuyanlara bir
Birinci Safha
kıymetdâr teşebbüsü bana o gazâ yerlerini fâide te’mîn eder. Bunlar san‘at adamları
- Hayır efendim, düşünüyorum, size ne içindir ki tarîh ileride hepsinden bahs ede-
görmüş olanlarla konuşmak fırsatını verdi.
söyleyebilirim! Çünkü bakın, bütün bu yı- cektir.
Bu husûsta tabîî zât-ı âlîlerini ihmâl ede-
ğınlarla evrâk hep o günlerin hâtırâlarını - Elbet Paşam. Maksadım, o günlerin
meyecektim. O muhârebelerin her gününe
ihtivâ ediyor. Buyurun bir sigara... Bir şey büyük bir faâliyetle iştirâk ettiniz. Vaz‘iyeti vak‘alarını bizzât zât-ı âlînizden öğren-
yaparız. tamâmıyla biliyorsunuz, kim bilir ne kadar mektir. Askerliğe temâs eden noktaları ben
Büyük kutuda bulunan Bafra Maden çok hâtıralarınız vardır. İşte müsâade bu- de anlamam.
sigaralarından bir tanesini aldım. Paşa kü- yurursanız eğer, bugün zât-ı âlînizden on- Ve bunun üzerine Paşa îzâha başladı.
çük bir masanın üstünde duran çıngırağı ları dinlemek için geldim. Evvelâ, Sofya Sefâreti Ataşemiliterliğin-
den buraya çağırtılmış, ve Tekirdağı’nda ...
bir iki defa çevirdi. Derhal kapının önünde Paşa bu sözleri ciddî bir tebessümle
bir şık nefer, mahmûzlarını birbirine vura- telâkkî ediyordu. (19)’uncu fırkayı teşkîle me’mûr edilmiş. Ve
bu kuvvetle “Ece” Limanı, “Seddülbahir” ve
rak kumandanın emrine muntazır olduğu- Cumba tavanlarına ve pencere kenarla- “Morto” Limanı arasındaki sâhilin muhâfa-
nu vaz‘iyetiyle anlattı. rına varıncaya kadar kanepeleri, koltukları zasına me’mûr olmuş. Esâsen Balkan har-
- Çocuğum bize iki kahve, sobanın da bile halılar, seccâdeler ve kilimler altında binden beri bu arâzîyi iyice tanırmış.
ateşine bakın biraz. koyulaşmış, bu çok gölgeli geniş odada Dedi ki:
Mustafa Kemal Paşa’nın sîmâsı Ramb-
- Bu defterleri kurcalayacak olursak - Benim kanâ‘atime göre düşman ihrâç
randvarî bir tablo mevzû‘unu andırıyordu.
içinden çıkamayız. İsterseniz sizinle bir teşebbüsünde bulunursa iki noktadan te-
Genç bir sîmâda bu kadar engin bir ma‘nâ
hulâsa yaparız, bu ancak böyle olur? şebbüs ederdi:
gördüğümü hatırlamıyorum: Işıklarla göl-
Hakîkatte, defterler o kadar çoktu ki Biri Seddülbahir, diğeri Kabatepe civâ-
gelerin dalgaları arasında sebât, tevekkül, rı. Ve benim nokta-i nazarıma göre düşma-
onların arasında insan kendini Çanakkale
tevâzu‘, vakâr, mülâyemet, huşûnet, safvet, nı karaya çıkartmadan bu sâhil parçalarını
tarîh-i harbini yazmak için bir mahzen-i
zekâ bütün bu zıt şeylerin toplandığı sarı- doğrudan doğruya müdâfaa etmek müm-
evrâka dalmış sanabilirdi. şın ve gâyet sevimli bir yüz... kindi. Binâenaleyh alaylarımı, böyle sâhil-
Dedim. Çekmekte olduğu doksan dokuzlu ne- den müdâfaa edecek sûrette yerleştirdim.
- Paşa Hazretleri. Şüphesiz ki Çanak- cef tesbîhi masasının üzerine bırakarak, Bu vaz‘iyet takrîben şubat 1330...
kale harbi bu memleketin çocuklarındaki fesini çıkardı. - Çünkü o gün laciverd bir Mustafa Kemal Paşa, kendisinin May-
fedakârlığı, Halife ve Saltanat toprağını esvâb giyinmişti. dos mıntıkası kumandanlığı esnâsında
yabancıya vermemek için bir saâdete koşar - O hâlde derhal başlarız, dedi. cereyân eden mühim vak‘aları şu sûretle
gibi ölüme atıldığını göstermek i‘tibarıyla Ve kimi yerde, kimi yazıhânenin üze- hulâsa etti: Düşman bir defa Seddülbahir’e
ve Kumkale’ye asker çıkarmak teşebbü-
tarîhimizde unutulmaz bir kahramanlık rinde, kimi köşede buz camlı koyu renk sünde bulunuyor. O zaman, hep ağızlar-
merhalesi vücûda getirmiştir. Bu hamâset dolapta, kimi İngilizlerden zapt olunma da işitip okuduğumuz bir Mehmed Çavuş
günleri artık silinmemek üzere tarîhimizde koca bir makinalı tüfek önündeki koyu çıkıyor, toprağımıza ayak basan düşmanı
lehimize iki üç sahîfe daha ilâve etti. Sir Ha- renkli çini sobanın üzerinde bulunan def- tekrar denize atıyor.
milton bile, Türkçeye tercüme edilmiş rapo- terlerden, müsvedde ve tebyîzlerden süzü- - Düşman bu karaya asker çıkarmak te-
runda okudum, bizim fedakârlığımızdaki, len Çanakkale hikâyesinin hülâsasını, bu şebbüsünü neden denedi?
bizim cesâretimizdeki ulviyeti kendi aleyh- sabırlı ve temkînli kumandandan üç gün, - Bu hareket bir keşf olarak kabul edile-
lerine kayd ediyor. Bütün Fransız gazetele- ve her mülâkat, on iki saatten aşağı sürme- bilir. Bir de ma‘lûm olan 5 Mart vardır.
ri, Çanakkale’de döğüşmüş zâbitlerin, ku- mek şartıyla, üç gün dinledim. - Ki asıl bizi alâkadâr eden de odur, Paşa
mandanların, oraya uğramış muharrirlerin Başlamazdan evvel dedi ki: Hazretleri.
594