Page 48 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 48

Basında
                                MEHMED AKİF’İN                      ÇANAKKALE
                                ŞİİRİ                                                                         Tasfir-i Efkâr, 15 Ocak 1915
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916


                                   Meâl-i Celîli: “Tâkat getiremeyeceğimiz yükü bize yükleme, Allah’ım...” (Bakara/286)



                      Hilalin Yükselişiyle İngiliz
                      Emperyalizmi Çökecek
                      Çanakkale savunmasıyla ilgili
                      kapağından iki hafta önce de
                      bir Alman dergisinden alıntı
                      yapmış olan Servet-i Fünun,
                      Osmanlı’nın savaşa girmesinin
                      İngiliz Emperyalizminin düzenini
                      bozacağını yazıyordu. Hilal, yani
                      İslam veya Osmanlı yükselecek,
                      bu durum, çoğu Müslüman olan
                      İngiliz müstemlekelerinde İngiliz
                      çıkarlarını zedeleyecekti. Konuya
                      ilişkin yabancı basından alıntıladığı
                      bir çizimin altında ise Osmanlıca
                      ve Fransızca olarak şu cümle yer
                      alıyordu:


                      “Su‘ûd-ı hilalin (yükselen hilalin)
                      İngiliz satvet-i müstemlekâtına
                      (sömürge gücüne) tesiri…”
                           Servet-i Fünun, 17.12.1914


































                      “İ‘lâ-yı Kelimetullah Yolunda”
                      Tasfir-i Efkâr, Osmanlı askerlerinin tüm cephelerde savaşa
                      başladığı ve kulakların da gözlerin de cepheden gelecek   Yâdında değil lânesinin hüzn-i elîmi; 
                                                                               Yâdında değil yavrusunun tavr-ı yetîmi; 
                      haberlerde olduğu o günlerde, Mehmed Akif’in şiirini     Yâdında değil doğduğu, ter döktüğü toprak; 
                      “Bugünkü Müslüman Askeri” başlığıyla ve mükemmel         Yâdında kalan hâtıra bir şey, o da ancak:
                      çizimler eşliğinde yayınlar. Gazetenin musavviri, yani
                      ressamı da şiirin manalarına göre çizimler yapar. Söz    Gökten ona âğuş açan ecdâd-ı şehîdi! 
                      sanatının ifadesi, çizgi sanatında hayat bulur:          Artık o da yükseldi, fakat yerde ümîdi:
                                                                               Bir böyle şehîdiñ ki mükâfâtı zaferdir,
                      “……………                                                   Vermezseñ, İlâhî, dökülen hûnu hederdir!
                      Bir emriñe ecdâdı da, ahfâdı da kurban...                                    Berlin
                      Olmaz mı bu millet daha te’yîdiñe şâyan? 
                      Hüsran yine bîçârenin âmâlini sardı;                                                 Mehmed Akif
                      Âtîsi nigâhında karardıkça karardı.                      Cihad-ı Ekber yolunda bugün alem-efraz-ı kıyam (kıyam
                      Balkan’daki yangın daha kül bağlamamışken,               bayrağı kaldırmış) olarak hudutlarımıza şitâbân olan
                      Bir başka cehennem çıkıversin... Bu ne erken!            (koşan) bahadır İslam askerlerinin ne gibi hissiyat-ı
                      Lâkin bu cehennem onu yıldırdı mı? Aslâ!
                      İ’lâya seğirtip duruyor nâmıñı hâlâ.                     ulviye ve muazzezenin taht-ı tesirinde bulunduğunu
                      Kum dalgalarından geçiyor öyle şitâbân:                  müessir ve hazin bir surette tasvir etmekte olan şu beytler,
                                                                               Mehmed Akif Bey’in Berlin’den göndererek Sebilü’r-Reşad
                      Gûyâ o sabâ, geçtiği çöller de hıyâbân.                  refikimizin dün intişar eden son nüshasında münderiç
                      Kar kütlelerinden iniyor öyle yaman ki:                  bir şiir-i garrâdan nakl ü iktibas olunmuş, ve bâlâdaki
                      Bir çağlayan akmakta yarıp taşları sanki.
                      Kızgın günün altında beyâbânı dolaştı;                   resim de ma‘âni-i manzumeyi temsilen dün musavvirimiz
                      Yalçın buzun üstünde sekip dağları aştı.                 tarafından suret-i mahsusada tersim edilmiştir (yukarıdaki
                                                                               resim de şiirin manasını temsilen dün ressamımız
                      Artık gidiyor: Hakk’a giden bir yolu tutmuş,             tarafından özel olarak resmedilmiştir)..
                      Allâh’a bakan gözleri dünyâyı unutmuş.                                                 Tasfir-i Efkâr, 17.01.1915
                      Cûş eyleyedursun geriden nevha-i hüsran...
                      Yâdında onun şimdi ne mâtem, ne de hicran! 

                                                                             48
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53