Page 468 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 468

Basında
                                                                    ÇANAKKALE
                                KARA SAVAŞLARI                                                                      İkdam, 21 Ekim 1915
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916

                                           “Mermi yağmurlarına rağmen Cezayir askerleri ileriye doğru atılarak
                                           Sönük Bayır zirvesine ve etrafındaki tepelere kadar vâsıl olmuşlardır”


                     “Çanakkale’deki 96.399 kayba Fransız ve deniz kayıpları dahil değil”
                     “Çanakkale’deki Düşman Zâyiâtı” başlıklı haber şöyledir: “Berlin 19 Teşrinievvel – (Daily News)
                     gazetesi yazıyor: ‘Çanakkale’de zayi edildiği bildirilen 96.399 kişilik yekuna pek büyük olan
                     zâyiât-ı bahriye ile Fransız zâyiâtı dahil değildir. Bu müthiş zâyiât hakkında tefsîrâta girişmek
                     bî-faidedir. Hal ve mevki öyle bir şekil almıştır ki bu babda mütalaât serd etmemek müreccahtır.
                     Hükümete bu meselede büyük bir mesuliyet terettüp etmektedir. Esasen millet tûl (uzun)
                     müddetden beri Gelibolu seferi hakkında izhar-ı endişe etmekte, en kötü ihtimalâtı derpiş
                     eylemekte (öngörmekte) idi.”
                                                                                   Tesvir-i Efkâr, 21.10.1915



                                                 İngiliz basını da kabul etti: İngilizler, Gelibolu’dan ricat ediyor
                                                 “Gelibolu’dan Ric‘at” başlıklı haberde, “(London News) gazetesi İngilizlerin Gelibolu şibh-i
                                                 ceziresinden ric‘at ettiklerini (geri çekildiklerini) iş‘âr ediyor (bildiriyor). İngiltere sansürü bu
                                                 haberin neşrine müsaade etmiştir” deniliyor.
                                                                                                               Tesvir-i Efkâr, 21.10.1915






                      İngiliz gazeteci Bartlet’in gözünden Gelibolu’daki şiddetli muharebeler
                      Küçük Bayır ve Sönük Bayır Tepesi’ni ele geçirme gayretleri
                      İkdam ve diğer Osmanlı gazeteleri İngiliz gazeteci Aşmet Bartlet’in Çanakkale’den gönderdiği yeni bir telgrafını daha “Aşmet
                      Bartlet’in Yeni Bir Mektubu” diye yayınlar:
                      Küçük Bayır Tepesi’nde 4 gün 4 gece muharebe
                      “Burada (Küçük Bayır’da) vuku bulan süngü muharebeleri o kadar müthiş olmuştur ki (Akkerman) Muharebesi’nden sonra
                      bu kadar şiddetli muharebâta tesadüf edilmemişti. Şu farkla ki (Akkerman) Muharebesi birkaç saat devam ettiği halde
                      (Küçük Bayır) Tepesi etrafındaki muharebât tek bir dakika bile fâsıla verilmeksizin dört gün dört gece imtidat eylemiştir
                      (sürmüştür). Avustralya fırkasının (Anzak)ın cenubundaki Osmanlı siperlerine vuku bulan şiddetli bir taarruzu üzerine
                      Ağustos’un altıncı günü şafakla birlikte muharebeye başlanmıştır. Bu mevki, (Anzak) cihetindeki düşman hutûtu (hatları)
                      ile Seddülbahir hutûtu (hatları)  arasında münâkalât (ulaşımı) ve irtibatı te’min etmek itibariyle pek büyük bir ehemmiyet-i
                      sevkü’l-ceyşiyeyi (stratejik önemi) haiz bulunmakta idi. Osmanlıların (Anzak)ın cenubuna doğru icra eyledikleri tahkimât
                      hakikî bir istihkâmı andıracak derecede mükemmel idi. Piyadenin hücumundan evvel buraya icra kılınan gayet şiddetli
                      topçu ateşi pek ehemmiyetsiz ve cüz’i te’sirât îkâ‘ edebilmişti. Gayet dehşetli bir şerapnel yağmuru altında gayr-ı kâbil-i
                      mukavemet bir savlet ve şiddetle hücuma başlayan müstemlekât asâkiri (sömürge askerleri), Osmanlı siperleri önüne vâsıl
                      olunca fevka’l-me’mul mevâni‘ (umulmadık engeller) karşısında kalmışlardır. Türk siperleri kalın çam kütükleriyle o kadar
                      mükemmel bir surette muhafaza edilmişti ki yalnız tek tük bazı mahallerde ancak bir adamın geçebileceği kadar bir aralığa
                      tesadüf olunabiliyordu. Bunca müşkilata rağmen gayet büyük fedakârlıklar neticesinde düşmanın dört siperi zapt edilebildi.
                      Fakat arası çok geçmeden Osmanlılar, harikulade bir savletle (saldırıyla) mukabil taarruzlara başladılar. Bu mukabil
                      taarruzlar bilâ-inkıta (kesintisiz) üç gün üç gece devam etmiştir.
                      Sönük Bayır’da gün boyu muharebeler
                      Nihayet pek külliyetli zâyiâta düçar olduktan ve siperin her tarafı maktul ve mecrûhîn (ölü ve yaralılar) ile dolduktan sonra
                      mevkilerimizi terke mecbur olduk. Düşman mermileri altında birbiri üzerine düşen cesetler siperlerimiz önünde yığınlar
                      teşkil etmekte idi. (Anzak) mevziinden (Sarı Bayır) cihetine hücum icrasına bir türlü imkan görülemediğinden, üç numaralı
                      Osmanlı mevziine hücum için müstemlakât efradına emir verildi. Askerlerimiz, mezkûr mevzii işgalden sonra (Sarı Bayır)
                      istinat noktasına kadar ilerlemişlerdir. Avustralya kıtaâtı, (Çelik Bayır-Sarı Dere) cephesini dahi Ağustos’un yedinci günü
                      şafakla beraber işgal ederek (Sarı Bayır)a kadar ileri hareketlerine devam etmişlerdir. Bu esnada sol cenah (Osmandere)’ye,
                      Hind kıtaâtı (Sönük Bayır)a, Yeni Zeland efradı da civardaki tepeye kadar ilerlemişlerdir. Bu mevzilerde uzun gün
                      muharebeye devam edildi. Avustralya kıtaâtının son cenahı Ağustos’un sekizinde (Koca Çimen Tepe)ye bir taarruzda
                      bulunmuşsa da Osmanlılar, büyük kuvvetlerle düşmanlarını (Osmandere) üzerine ric‘ata icbar etmişlerdir. Buna mukabil
                      Yeni Zelandlılar (Sönük Bayır) etrafındaki istinat noktalarını zabta muvaffak oldukları gibi Hindliler de tepe üzerinde
                      yeniden bir miktar yer kazanmışlardır.
                      “Cezayirliler Sönük Bayır’ı ele geçirdi, Türkler üzerlerine atıldı”
                      Bunca muharebelerden sonra askerlere yorgunluk ârız olmuştu. Kıtaâta (birliklere) cüz’i bir müddet için istirahat emri
                      verildi. Türklerin Ağustos’un dokuzuncu günü sabahına kadar yağdırdıkları mermi yağmurlarına rağmen Cezayir
                      asâkiri (askerleri) ileriye doğru atılarak (Sönük Bayır) zirvesine ve etrafındaki tepelere kadar vâsıl olmuşlardır. Bu
                      sırada Osmanlılar, ani ve kahramanâne bir savletle Cezayirliler üzerine atılmışlardır. Büsbütün yorğun ve bîtap düşen ve
                      mevcutlarının onda biri nispetinde zâyiât veren askerlerimiz, harikulade gayret ve fedakârlıklarla zapt edilen mevzilerin
                      kâffesini terk ederek ric’ate mecbur olmuşlardır. Mamafih asıl kat‘î hücum Ağustos’un onuncu günü sabahı vuku bulmuştur.
                      Türkler, bir fırkaya yakın bir kuvvetle (Sönük Bayır) Tepesi’ne hücum ederek askerlerimizi büsbütün münhezim (bozguna
                      uğratmış) ve perişan eylemişlerdir. Sefâin-i harbiyemizin topları, vaktinde ateşe iştirak ederek askerlerimizin imdadına
                      yetişmeseydi ordumuzun büsbütün imha ve perişan edilmesi muhakkaktı. Osmanlıların hücumu karşısında kıtaâtımız,
                      sahile kadar tard edilmişlerdir. Tarafeynin düçar oduğu gayet külliyetli zâyiât neticesinde (Sönük Bayır) tepesinden tard
                      edildik. Ve bunun üzerine her iki taraf ordularının büsbütün yorgun düşmüş olması hasebiyle muharebeye nihayet verildi.
                      Bu muharebelerde zabitanımız dahi süngü muharebelerine iştirak etmişlerdir. Büyük rütbeli zabitan miyânında mühim
                      miktarda zâyiât vuku‘ bulmuş olması bundan münbaistir (kaynaklanmaktadır). Ceneral (Boldven) dahi telf olan zabitan
                      miyânında bulunmaktadır.”
                                                                                                                  İkdam, 21.10.1915


                                                                            468
   463   464   465   466   467   468   469   470   471   472   473