Page 428 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 428

Basında
                                                                    ÇANAKKALE
                                KARA SAVAŞLARI                                                                      Sabah, 12 Eylül 1915
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916


                                                “Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerin tuttuğu siperler...”



                     İngiliz resmî tebliği: Aslî hedefimize vâsıl olamadık
                     “İngilizlerin İtirafâtı” başlıklı haberde, 6 Ağustos (19 Ağustos 1915)
                     tarihinde Gelibolu Yarımadası’nda gerçekleşen askerî harekât ile ilgili
                     İngiliz resmî tebliği alıntılanır: “Mevki-i mezkûrda (anılan mevkide) iki
                     hatt-ı taarruz mevcuttur. Bunlardan birincisi Avustralya ve Yeni Zelanda
                     efrad-ı askeriyesi tarafından işgal edilmiş olan mevâzi‘dir (mevzilerdir).
                     İkincisi ise yeniden ihraç ameliyesi (çıkarma işlemi) icra olunan (Suvla)
                     Koyu’dur ki yeni bir orduya sahne-i harekât olmaktadır. Bununla beraber
                     Halles (Ellas veya İlyas Baba) Burnu’ndan da bazı taarruzat (taarruzlar)
                     icra edilmektedir. Kritya (Kirte) istikametinde şedîd (şiddetli) ve
                     mütemâdî (sürekli) muharebeler vukua gelip tarafeynce (iki tarafça)
                     telefât-ı külliyeyi mucip oldu. Te’mîn-i maksada doğru gerçi şâyân-ı kayd
                     bir surette terakki etmiş isek de bütün bunlara rağmen her iki cihette de
                     istihsal-i maksat ile (amaca ulışılarak) hedef-i aslîye (temel hedefe) vâsıl
                     olamadık. Avustralya ve Yeni Zelanda kıtaâtının taht-ı işgalinde (işgali altında) bulunan mevâzi‘den (mevzilerden) icra edilen
                     taarruz (Tukuv) ve (Sarıbayır) Tepesine doğru ileri götürüldü. Fakat (Suvla) Koyunda yaptığımız taarruz intizar ettiğimiz netice-i
                     muvaffakıyeti te’mîn etmediği için cihet-i mezkûrede bulunan kıtaâtımız tepedeki mevzilerini muhafaza edemeyerek eteklere
                     kadar çekilmeğe mecbur olmuşlardır. Sol cenahtan takviye kıtaâtı olan Avustralya ve Yeni Zelanda asâkiri (askerleri) yeniden
                     taaaruza geçerek üç çeyrek mil kadar ilerlemiş ve bazı tepelerin işgâlini taht-ı te’mîne almıştır. Cephe-i harbin sol cenahına
                     ilerlemiş olan Türk siperleri tarafımızdan yapılan hücum ile zabt edildikten sonra harbe iştirak eden bütün fırkalarımız evvela
                     terakki ettiler, ba‘dehû (sonra) tepeyi işgal etmeğe muvaffak olamadıkları için nokta-i hareketleri olan mevâki-i asliyelerine
                     dönmeğe mecbur oldular. Düşmanın zâyiâtı bizimkinden daha çoktur…”
                                                                                                                     Sabah, 12.09.1915
                                                         “Düşmanın cephane arabaları tahrip edildi”
                                                         29 Ağustos 331 (11 Eylül 1915) tarihiyle Karargâh-ı Umûmî’den şu resmî tebliğ
                                                         yayınlanmıştır:
                                                         “1- Çanakkale cephesinde: Anafartalar mıntıkasında sağ cenah topçularımız düşmanın
                                                         cephane arabalarına ateş açarak bunlardan birkaçını tamamıyla tahrip etmiştir. Sol
                                                         cenahtaki topçularımızın düşman siperlerine icra eylediği endaht (atış) pek müessir
                                                         olmuştur. Arıburnu’nda dün bir vak‘a olmadı. Seddülbahir’de 27 Ağustos öğleden sonra
                                                         düşmanın balon tarassudâtıyla iki kruvazör ve bir torpidosu muhtelif mevzilerimize karşı
                                                         saçma ateşi açmış ise de bir netice kazanamamıştır.”


                                              “Yaşasın Çanakkale”
                                              İkdam, aynı başlığı taşıyan başyazısında, şu önemli noktalara parmak basıyor: “İngilizlerin buraya
                                              (Çelik Kale) demeğe hakkı varmış. Fakat bizce bugün kıymeti altından da, dünyanın en kıymetli
                                              madenlerinden, hatta en zengin hazinelerinden ziyadedir. Çanakkale’nin şan ve şerefi bugün o
                                              mertebe artmıştır ki dostlar, düşmanlar, bütün kainat onun menakıb-ı kahramananesini hayret ve
                                              takdir ile yâd etmektedir. Türk tarihini, birkaç asırdan beri, hiçbir vak‘a-i harbiye bu derece tezyin
                                              edecek bir mahiyette değildir. Halbuki Müttefikler Türkiye’ye ilan-ı harp ederken bizi ehemmiyetsiz
                                              bir kuvvet gibi telakki etmişler ve bî-taraf bulunduğumuz bir zamanda bile hukukumuza riayet
                                              hususunda ihmal âsârı göstermişlerdi. Çanakkale’yi müttefik donanmanın bir haftada zorlayıp
                                              geçebileceğini Avrupa’da tahmin edenlerin miktarı her halde ekseriyeti teşkil ediyordu. Nitekim ilk
                                              hücumda, muvaffakıyet müddeti ancak bir hafta tahmin edilmişti. Sonra haftalar aylara tahavvül
                                              etti. 5 Mart’tan sonra düşmanlarımız biraz me’yus olmakla beraber yine nevmîd (ümitsiz) değillerdi.
                                              ‘Bugün değilse, yarın!...’ diyorlardı. Fakat bu yarınlar o kadar çoğaldı ki şimdi bu hain falcıların ve
                                              kahinlerin dilleri tutulmuş olsa gerektir. Çünkü evvelki ümit ve neşeden artık eser kalmadı. Bilakis
                                              Türklerin kahramanlığından ve İngiliz ve Fransızların uğradıkları felaket ve musibetten bahs ediyorlar.
                                              (…)”


                                              Times muhabiri: Hükümet, Çanakkale harekâtını abarttı
                                              “Times’ın Tenkidâtı” başlıklı haberde, Berliner Tagblat gazetesinden naklen Times muhabirinin şu
                                              yorumları nakledilir: “(…) Eğer biz geçen yaz mevsiminde elimizde fazla kalan kıtaâtımızı Fransa
                                              darü’l-harbine sevk etmiş olsa idik, orada şimdiye kadar tecavüzî harekâta geçebilecek ve belki de
                                              galip gelebilecektik. Hükümetimiz Çanakkale harekâtının ehemmiyetini bizim gözümüz(ün) önünde
                                              mübalağalı gösterdi. (…) Muharebenin ibtidâsında (başında) hükümetimizin iki vazifesi vardı. Bu
                                              vazife evvelen İngiltere’yi müdafaa etmek ve saniyen (ikinci olarak) netice-i kat‘iye nerede istihsal
                                              edilebilecekse, kuvvâ-yı asliyesini o noktaya sevk etmek idi. Fakat hükümetimiz bu vazifelerden ne
                                              birini ve ne de diğerini ifa etmiştir.”
                                                                                                                      İkdam, 12.09.1915


                      Sıcaklara İngiliz çözümü: Şortlu asker dönemi
                      “Resimli Savaş Haberleri”nde (The Illustrated War News) yer alan resimler ve yazıları şöyledir: “(Yukarıdan aşağıya) Gelibolu
                      Anafartalar’da Yeni Çıkarma: Kızılhaç Arabaları Tuz Gölü Kıyısında Bekliyor /  Gelibolu Yarımadasında Tavşan Savaşçılar:
                      Avustralya Sığınakları / “Şort”larla Savaş: Gelibolu’da Hafif Giyimli İngiliz Askerleri.” Ayrıca şu ibareler yer alıyordu:
                      “Gelibolu’daki askerler, siper ve sığınaklardaki yaşamı çileye çeviren yoğun sıcağa katlanmak zorundalar. Doğal olarak,
                      mümkün olduğu kadar az kıyafet giyiyorlar. Bacaklar için en iyi giysi, Gurkaların giydiği kaki-drill adı verilen şortlardı. Şort
                      kuralını yerine getiremeyen askerlerin çoğu, bu sorunu, pantolonlarını keserek çözdüler.”
                                                                                            The Illustrated War News, 11.08-08.09.1915

                                                                            428
   423   424   425   426   427   428   429   430   431   432   433