Page 390 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 390

Basında
                                                                    ÇANAKKALE
                                KARA SAVAŞLARI                                                                    Sabah, 18 Ağustos 1915
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916


                                                 “Birliklerimizin nişancılığı hakikaten anmaya değerdir”



                     “Siperlerden çıkan her kafa, her omuz bir Türk kurşununa hedef
                     oluyor”
                     Sabah, “Kahramanlarımızın Müdafaa-i Dilîrânesi (Yiğitçe
                     Savunması)” başlığı altında Seddülbahir Muharebesi’ne iştirak
                     eden askerin yaşadıklarını naklediyor:
                     “27-5-1331(27 Temmuz 1331) (9 Ağustos 1915) öğlende saat
                     oniki raddelerinde (60) harp gemisinden mürekkep İngiliz
                     filosu Seddülbahir’de sol ve bilhassa sağ cenahımıza şiddetle
                     bombardıman(a) başladı. Bombardıman akşam saat beşe kadar
                     devam etti. Sarf edilen mühimmatın tahmini müşkildir. Fakat
                     her halde yüzbinden fazla mermi israf edildi. Saat beşte Londralı,
                     Şutlandlı hakikî İngilizlerden mürekkep birçok alaylar süngü
                     hücumuna kalktılar. İlk dakikalarda ileri hatlardan bazılarına
                     girmeğe muvaffak oldular. Mukabil hücuma kalkan kıtaâtımız,
                     düşmanı buralardan attığı gibi (300) metre uzunluğunda bir siperi
                     (de) onlardan zabt etti. İngilizler bu esnada fevkalade zâyiâta düşar
                     oldular. Çünkü kıtaâtımızın cesurane bir hareketi ile tamamıyla
                     arkaları çevrildi. Siperlerin önünde muhtelif milletlere, muhtelif alaylara mensup beş-altı bin kadar ceset terk ettiler. Bunların
                     iki bin kadarı Fransız tahmin olunuyor. Bini mütecaviz tüfenk, çuvallarla bomba, kahramanların ellerine düştü. Saat birde harp
                     şiddetini kaybetti. Sabahleyin saat beşte son bir gayretle akşam kaybettileri siperi kazanmak üzere yine donanmalarının şiddetli
                     ateşi(nin) himayesinde tecavüze kalkan İngilizler ağır zâyiâtla yerlerine püskürtüldü. Ve bu esnada birçok mühimmatıyla beraber
                     dört mitralyöz zabt edildi. Bunlar hemen düşmanlarımızın aleyhine isti‘male başlandı. Bu esnada topçumuzun isabeti ile bir
                     düşman sevkiyat vapuru battı. Ele geçen İngiliz esirleri susuzluktan, son zamanlarda düçar oldukları müşkilattan şikayet ediyorlar.
                     Bir Fransız başçavuşu alayındaki zabit fîkdânından (yokluğundan) dolayı yirmi günden beri bölüğe kendisinin kumanda etmekte
                     olduğunu söylemiştir. Bu suretle müthiş telefâta düçar olan İngilizler dom dom kurşunu isti‘mal ederek ahz-ı sâr etmek (öç
                     almak) istiyorlar. Bir müddetten beri mitralyözlerinde bile dom dom kullanıyorlar. Kıtaâtımızın nişancılığı hakikaten şâyân-ı
                     tezkârdır. Siperler arasında çıkan bir kafa yahut bir omuz hiçbir vakit bir Türk kurşununa hedef olmaktan kendisini kurtaramıyor.
                     Esna-yı harpte şaşkınlıkları ile düşman topçuları kendi kıt‘alarını döverek oldukça zâyiâta düçar olmuşlardır.”
                                                                                                                     Sabah, 18.08.1915

                                                                        “Fransızlar Kereviz Dere’de, İngilizler Kirte ve Alçıtepe hattında,
                                                                        Avusturalya ve Yeni Zelandalılar da Sarıbayır yamaçlarında…”
                                                                        Tasfir-i Efkâr’ın harita ve bir çıkartma fotoğrafıyla verdiği özel
                                                                        haberinin manşeti; “Çanakkale’de Düşmanlarımız yine Âciz ve Nâçâr!”
                                                                        şeklindedir. Harita alt yazısı: “Çanakkale’de düşmanlarımızın son defa
                                                                        beş fırkadan mürekkep olarak celb eylediği yeni kuvvâ-yı azîme ile
                                                                        (Arıburnu) şimalinde (Anafarta) mıntıkasında giriştiği ve hiçbir netice
                                                                        elde edemediği taarruz-ı cedid ve müdhişîn saha-i vukuunu gösterir
                                                                        harita.” “Bir Alman gazetesinden aynen nakl olunmuştur” ibaresiyle
                                                                        verilen fotoğrafın yazısı ise şöyledir: “Çanakkale sevâhiline (sahillerine)
                                                                        çıkan düşman askerini şecî‘ (yiğit) ve fedakâr efradımız (askerlerimiz)
                                                                        nasıl nâ-kâbil-i mukavemet savletlerle karşılıyor?”

                                                                        Savaşın kısa bir analizi
                                                                        Haberde ise Alçıtepe ile ilgili şu önemli bilgiler vardır:
                                                                        “… Kuvvâ-yı Müttefika, tarihin en müthiş muharebât miyânında kayd
                                                                        edeceği bir muharebeyi müteakip 25 Nisan-ı Efrencî’de karaya bir
                                                                        kuvve-i seferiye ihraç etmişler. Ve 18 Nisan’a kadar Gelibolu Şibh-i
                                                                        Ceziresi’nin bir ucunun, yahut daha doğrusu küçük bir kenarında
                                                                        tutunabilebilmişlerdir. O zamandan beri Müttefîkin ‘Aşı Baba’daki
                    (Düşmanlarımız Seddülbahir civarındaki Alçıtepe’ye Aşı Baba namını veriyorlar) Türk siperlerini zabt etmek için pek çok
                    teşebbüslerde, hücumlarda bulunmuşlarsa da bütün bu teşebbüsât kendilerine pek pahalıya mal olmuştur.
                    (Aşı Baba) mevkiinin gayr-i kâbil-i zabt olduğu şimdiye kadar vuku bulan harekât ile sâbit olmuştur. Türkler arazinin ahval-i
                    tabiiyesi(nin) yardımıyla Gelibolu Şibh-i Ceziresi’nin, Aşı Baba tepesine müntehî, cenup cihetini bir kal‘aya tahvil etmişlerdir.
                    Güçlükle iktihâm edilen ihraç müşkilatı akabinde ilerleme müşkilatı zuhur eylemiştir. Fransızlar (Kereviz) Dere hattını tutuyorlar.
                    İngilizler de garp sahilinde (Aşı Baba) ve (Kirte) karşısındaki hat’ta bulunuyorlar. Ayrı ayrı karaya çıkan Avustralya ve Yeni
                    Zelandalı asker dahi Sarıbayır yamaçlarında sahilde şerit gibi dar bir sahada tutunuyorlar. Şimdiye kadar Gelibolu saha-i harbinde
                    vukua gelen müsâdemât-ı adîdede zâyiâtımız vahim bir miktara bâliğ olmuştur. (…) Fransız ve İngilizler tarafından büyük
                    ümitlerle icra edilen son hareketin de kat‘î bir mağlubiyetle nihayetlenmesi yalnız (Alçıtepe)deki değil bütün Gelibolu’daki Osmanlı
                    siper ve mevzilerinin de gayr-i kâbil-i zabt olduğunu, düşmanlarımıza pek acı bir surette, bir defa daha ispat etmiştir.”
                                                                                                                 Tasfir-i Efkâr, 18.08.1915

                      İngilizler Türklere karşı zırhlı silahlı araçlar kullandı
                      The Graphic’in Ernest Prater’e resmettirdiği muharebe enstantanesinin başlığı, “Gelibolu’da: Zırhlı Araçlarımız Türklerle
                      Savaşta” idi. Haberde zırhlı araçların, Aşı Baba hattındaki Türk siperlerine yönelik genel saldırılarda kullanıldığı belirtiliyor.
                      Reuter’in haberine göre Kraliyet Donanması’nın zırhlı ve taretli (gemilerdeki topu ve topçuları korumaya yarayan çelikten
                      döner kule) araçları, Seddülbahir ve Helen Burnu’ndan Kirte’ye giden güzergahta kullanıldı. Bu güzergah üzerinde ateş
                      hattına doğru giden her bir yol üzerinde 4 tane zırhlı araç bulunuyordu. Bunların zamanlamasına dikkat ediliyordu. İngiliz
                      kaynaklarına göre, bu zırhlı araçlarla yapılan saldırılarda birkaç asker yaralanmış, araçlardan da ikisi zarar görmüştü.
                                                                                                              The Graphic, 07.08.1915

                                                                            390
   385   386   387   388   389   390   391   392   393   394   395