Page 202 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 202

Basında
                                KARA                                ÇANAKKALE
                                SAVAŞLARI                                                                           Tanin, 29 Nisan 1915
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916


                                                  “Arkadaşlar, işte anamız bizi bugün için doğurmuştur”



                                                      Çanakkale’yi savunan kahramanların son sözleri
                                                      “Çanakkale Müdafileri” manşetiyle, Berlin’den naklen İstanbul’da Almanlar tarafından
                                                      yayınlanan Osmanisher Lloyd gazetesinde yer alan haberi naklediyor:
                                                      “Berlin gazetelerinden naklen Osmanisher Lloyd’da okunmuştur: Osmanlılar ve Almanlar
                                                      Çanakkale’yi müttehiden müdafaa etmekte ve sâdıkâne bir silah kardaşlığı ile pek parlak
                                                      muvaffakıyetler ihraz (elde) etmektedirler. İngiliz ve Fransızların Çanakkale’yi zorlamağa
                                                      asla muvaffak olamayacakları, Rusların da Karadeniz Boğazı’nı zorlamağa ve asker çıkarmağa
                                                      muktedir olamayacakları Alman mehâfil-i askeriyesinde müttefikan (askerî mahfillerinde
                                                      ittifakla) beyan edilmektedir. Türk müdafilerin kuvve-i ma‘neviyesine dair Alman ümerâ-yı
                                                      askeriyesinden (askerî yöneticilerinden) biri bazı vak‘alar nakl eyliyor, diyor ki:
                                                      Mart’ın Onsekizinci günü vukua gelen muharebede ağır sahra obüs bataryalarımızdan
                                                      biri düşman tarafından keşfedilerek, düşman gülleleri gittikçe yakına düşmeğe başladığı
                                                      bir sırada top kumandanlarından Mustafa oğlu İbrahim Çavuş top gürültüleri içinde
                                                      ‘Arkadaşlar, işte anamız bizi bugün için doğurmuştur’ diye bağırmıştır. Sade bir askerin
                                                      bu sözleri o derece ulvidir ki sahife-i nisyâna terk edilmemelidir. Yakub oğlu Hüseyin
                                                      isminde diğer bir topçu neferi ağır sahra bataryasında ifa-yı vazife ederken bir obüs parçası
                                                      bacağını kısmen sürükleyip götürmüştü. Nefer: ‘Bir düşman gemisinin battığını görünceye
                                                      kadar topum(un) başında kalmak isterim’ demiş, fakat maatteessüf bu kahraman nefer
                                                      cerîhasından (yarasından) kurtulamamıştır. Topçu efradından (askerlerinden) İsa oğlu Ömer
                                                      de ağır surette mecruh (yaralı) olarak yere yığılırken: ‘Hiçbir ızdırap duymuyorum. Yalnız
                                                      topumdan ayrıldığıma müteessirim’ demiş ve topu arkadaşına teslim ederken ‘Vazifemizi
                                                      hatasızca ifa ettik. Şeref-i askerîmizi düşünün’ demiştir. Bütün bu kahramanların taltifi
                                                      amirlerince teklif olunmuştur.”
                                                                                                                       Sabah, 29.04.1915



                    “Kahramanlarımız, durmaksızın, düğünde imiş gibi savaştılar”
                    Sabah, “En Son Haberler” bölümünde de “Çanakkale Kahramanları” hakkında
                    bilgi vermeyi Milli Ajans’tan gelen haberler doğrultusunda sürdürüyor:
                    “Kal‘a-i Sultaniye 14 Nisan – Düşmanın 12 Nisan’dan beri karaya asker ihracı
                    hakkındaki teşebbüsâtı askerimizin dilîrane mukabelesi karşısında akîm kalmıştır.
                    Bu üç günlük muharebe hasımlarımıza zâyiât-ı külliyeye (büyük kayıplara) mal
                    olduğu halde, şeref-i askerîmizin (askerlik şerefimizin) bir kat daha i‘lâsına
                    (yücelmesine) da sebep olmuştur. Zabitan ve efradın (subayların ve askerlerin)
                    hücum esnasında gösterdikleri şevk ü cesaret hakikaten tarihe geçecek me‘âli-i
                    milliyedendir (milli şereflerdendir). Koca arslanlar iki gün bir gece bilâ-ârâm
                    (ve) bilâ-istirahat, mütemadiyen tazelenen düşmana savlet etmişler ve bu savlet
                    zarfında zerre kadar ta‘b göstermeyerek düğünde imişler gibi neş’e ile, şevk ile
                    çarpışmışlar, düşmanın taarruzunu akîm bırakmışlardır.
                    Şühedâ ve mecrûhumuzun adedi bunca fedakârlığa kıyas kabul etmeyecek derece(de) azdır. Muharebenin devamı müddetince
                    düşman sefâin-i kebîre ve sagîresinden (büyük ve küçük gemilerinden) kırk-elli parçası da, aralarında Rusların mahud Askolt
                    kruvazörü dahil oduğu halde Boğaz açıklarında tarassudda (gözlemede) bulunmakta ve arasıra Kumkale ve Seddülbahir cihetlerine
                    ateş etmekte idiler, bir kısım donanması (da) kemal-i şiddetle karadaki askerini himayeye çalışıyordu. Bataryalarımız bunlara
                    karşı da faaliyetini göstererek dün bir torpidosuyla Meâriz’de bir nakliye gemisini gark (batırmış), diğer bir nakliyesini hasar-zede
                    eylemiş (hasara uğratmış), bugün Meâriz’de diğer bir nakliyesini batırmış, bir kuruvazörü (de) başkalarının muavenetiyle çekilecek
                    derecede hasar-zede eylemiştir. Bundan maada düşmanın bir torpidosu dahi gark olmuştur. Netice-i zafer olarak birçok esliha ve
                    cephane iğtinam olunmuş (ganimet) ve bir hayli esir alınmıştır. Çanakkale ahalisi cülûs-ı Hümâyûnu tetvîc eden (taçlandıran) şu
                    muvaffakıyetin neşvesiyle ilan-ı şâdumânî etmektedir. Üserâ (esirler) bundan sonra harbe iştirak etmeyeceklerinden dolayı hayatları
                    taht-ı te’mînde (emniyet altında) olduğunu beyan ve bu sebepten izhar-ı meserret eyliyorlar (sevinç  gösteriyorlar). [Milli].”
                                                                                                                       Sabah, 29.04.1915



                      “Düşmandan üç makineli tüfek ganimet alındı”
                      “Tebliğ-i Resmî” 15 Nisan 331 (28 Nisan 1915) tarihinde olanları bildiriyor: “1- Düşman Gelibolu şibh-i ceziresinde
                      (Kabatepe) ve cenubî (güney) sevâhilinde teşebbüsâtına (teşebbüsâtını) tekrar ediyor ve tarafımızdan muvaffakıyetle
                      tardına devam olunuyor. Dün Kumkale civarına yeniden düşman kuvvâ-yı cedîde (yeni kuvvetler) ile taarruz teşebbüsünde
                      bulunmuş ise de üç adet makineli tüfenk terk ederek çekilmeğe mecbur edilmiştir...”


                      “Ne kadar inat ederlerse, o kadar temiz dayak yiyecekler”
                      Bir harita ve altında “Dün Çanakkale ve civarının umûmî haritasını neşretmiştik. Bugün de kâri’lerimize (okuyucularımıza)
                      daha büyük mikyasta, yalnız saha-i harekât (hareket sahası) olan kısmını gösterir bir haritayı takdim ediyoruz” yazısıyla
                      başlayan haber ise “Boş inad!” manşetini taşıyor: “Dün akşam neşredilen tebliğ-i resmîden anlaşıldığına göre, inatçı İngilizler
                      yedikleri darbenin dehşeti karşısında henüz itiraf-ı mağlubiyet etmemişler, ilk teşebbüslerini bir daha tekrarlamışlardır.
                      Flander Muharebâtında Almanların kaydetmekte oldukları hususiyete burada da tesadüf ediyoruz: İngilizler muharebe
                      ederken kendilerine mahsus olan inatçılıklarında şâyân-ı hayret bir surette icra-yı hüküm eyliyor. En ümitsiz bir vaziyette
                      bir türlü itiraf-ı mağlubiyet etmiyorlar, sonuna kadar inat ediyorlar. Bu boş inat ekseriya Flander’de onlar için o kadar müthiş
                      zayiata mal olmuştur ki zayiatın bu dehşetinden dolayı İngiliz gazeteleri arada sırada şikayetlerini ayyuka çıkarmaktadırlar.
                      Bu defaki boş inattan dolayı şikayet edecek ise elbette biz değiliz. Onlar ne kadar çok inat ederlerse hem yiyecekleri dayak o
                      kadar temiz olacak, hem de netice sağlamlaşacaktır.”
                                                                                                                   Tanin, 29.04.1915

                                                                            202
   197   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207