Page 164 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 164
Basında
ZAFERİN İSİMSİZ ÇANAKKALE
KAHRAMANLARI Tasfir-i Efkâr, 6 Nisan 1915
ZAFERİ
1915-1916
“Bugün o iki vücud-ı mübeccel ufûl etmiş (batmış) olmakla beraber Çanakkale’nin muhafazasını deruhte etmiş
olan her top başında aynı kalp ve histe gazanferler durmaktadır”
Çanakkale’nin İki Kahraman Şehidi: Hasan ve Mevsûf Efendiler
Çanakkale muhabiri Âgâh, bu kez 6 Mart 1331 tarihli mektubunda kahraman iki askeri, düşmana
kan kusturan iki topçuyu, Hasan ve Mevsûf Efendileri anlatıyor:
“Mülazım Hasan Efendi”
“...Kilitbahirli mülazım-ı evvel Hasan Efendi’yi buralarda tanımayan, sevmeyen kimse yoktu.
Vazife-i askeriyesine aşk ve sevda derecesinde şedit bir alaka-i kalbiye ile merbut olan bu genç ve
güzide zabit, iktidarı, fart-ı şecaatı, hüsn-i ahlakı ile mâ-fevkinin muhabbetini, mâ-dûnundakilerin
hürmetini kazanmış bir fedakar-ı vatan imiş. (…) Merhum, Beş (Onsekiz) Mart’a kadar vuku‘
bulan taarruzların kâffesinde bir dakika bile bataryasının başından ayrılmayarak hidemât-ı
vataniyesini idameye muvaffak olmuş iken o günkü muharebe-i azîmede nasılsa bir dâne-i kaza ile
şehid düşmüş, vâsıl-ı rahmet-i Rahman olmuştur.
Şerefli Bir Tercüme-i Hal
Hasan Efendi yukarıda bilmünasebe zikreylediğimiz veçhile yirmi dokuz-otuz sene evvel
Kilitbahir’de tevellüt ediyor, pederi –elyevm yüzbaşılıktan müteakit– İsmail Efendi, oğlunun
da kendisi gibi asker olarak yetişmesini arzu ettiğinden ibtidaî ve rüşdîye tahsilini ba‘de’l-ikmal
Bursa’da askerî idadisine kaydettiriyor. 317 senesine müsadif olan bu tarihte ise Bursa İdadisi
mekâtib-i saire-i askeriye arasında emr-i inzibat ve intizam-ı tedrisattaki ciddiyetle temeyyüz
etmiş bulunmakta idi. Dahil olduğu hayat-ı askeriyenin evveliyâtını bir asker için en ziyade lazım
olan tahammül ve itaatı öğretecek şerâit içinde imrâr eyledikten sonra Mühendishane-i Berri-i
Hümâyûna girmiş ve 322 senesinde parlak bir surette topçu zabiti şehadetnamesini ahz ile (alarak) Karadeniz Boğazı’na tayin
edilmiş idi.
Merhum, Balkanlar Harbi’nde de Çatalca hatt-ı müdafaasına tayin edilerek hidemât-ı hasenesi (güzel hizmetleri) görüldüğünden
harbin nihayetinde Ağır Topçu Küçük Zabit Mektebi Birinci Bölüğüne nakl edilmişti. Buradaki muvaffakıyetinin de şayan-ı
takdir olduğunu, bahusus muhtelif endaht (atış) tecrübelerinde daima birinciliği ihraz eylediğini (aldığını) naklediyorlar. İlan-ı
harbi müteakip Çanakkale’de bulunduğu için en mühim bataryalarımızdan birine muktedir ve güzide bir zatın tayini müzakere
edildiği zaman, def‘aten herkesin hatırına merhum gelmiş ve şimdi rütbe-i refîa-i şehadeti ihraz eylediği mevkie gönderilmişti.
Me’mûriyet-i ahîresinde bulunduğu üç ay zarfında ise hakkındaki hüsn-i zan ve itimadı teyit edecek meâsir-i fedakârâne
izharından hiçbir dakika hâlî kalmamıştır. 22 Şubat’ta düşman bütün sefâin-i cesîmesiyle (büyük gemileriyle) Boğaz’ı zorlayarak
bataryasına iki binden ziyade mermi attığı halde toplarının başında daima bir heykel-i âhenîn-i besâlet gibi durmuş, hayret-âver
cesaretler göstermiştir.
Yeni Doğan Kızını Göremiyor
Garip bir tesadüf ve tecelli-i tali‘dir ki sînesinde ecdadının ruh-ı hamâseti fürûzân olan bu genç dilaver o günkük mücadele-i
kahramananesine devam ederken İstanbul’da da bir kerimesi dünyaya geliyordu. ‘Didar’ tevsîm edildiğini işittiğim bu nevzâdı,
gazi ve şehid babasının bir kere bile görmesine kaderin müsaade etmeyişi ne hazin maceralardandır. Hasan Efendi’nin Mehmed
Nâmî isminde ve dört yaşlarında bir mahdumu daha olup kendisi henüz beş sene evvel teehhül eylemişti.
Bu kıymetdar zabitimizin, vatanperver fedakârımızın tercüme-i hal-i hayatı hakkında kâri’lerimize verdiğim malumatı itmam
etmiş olmak üzere elde edebildiğim bir resmini de gönderiyorum. (…)”
“Kahraman Mevsûf Efendi”
“Pek cüz’i ve adeta hiç mesabesinde zâyiât ile muzafferen def‘eylediğimiz 5 Mart Muharebesindeki zararlarımızdan biri de,
Trablusgarblı Mülazım Mevsûf Efendi’dir. Henüz bu sene mektepten çıkarak Hasan Efendi bataryasına tayin edilmiş olan Mevsûf
Efendi sinnen (yaş olarak) pek genç, daha yirmi yaşında olmakla beraber hamiyyet ve şecaatte pek ulvî misaller irâe eden
kahramanlardan biri idi.
Mermilerin her taraftan bir ateş bârânı (yağmuru) gibi yağdığı esnalarda Mevsûf Efendi de kat‘iyyen bir telaş ve tereddüt eseri
göstermiyor, vazifesini harika add edilecek bir metanet-i fedakârane ile ifa eyliyordu. (…)”
Topçular, şehidlerin intikamını aynı gün aldılar
“Şayan-ı dikkat ve iftihar bir safha-i harp olmak üzere şunu da arz edeyim. Bu kadar kıymetdar olan iki zabitin gaybûbeti
muharebe esnasında o bataryamızda hüzün ve teessürden başka hiçbir tesir-i mahsus hasıl etmiyor ve her iki şehid-i mağfûrun
yetiştirmiş olduğu arkadaşların himmet ve gayreti sayesinde akşama kadar düşmana karşı top ateşinin intizamına halel
getirilmedikten başka İngilizlerin ‘İrrezistibıl’ zırhlısı da o ateşler ile gark u nâbûd oluyor, böylelikle şühedâ-yı mağfûrenin
intikamlarını derhal arkadaşları almış oluyordu. Zaten Hasan ile Mevsûf’un ziyâı(nın) kendilerini sevenlerin hiss edecekleri
elem-i gaybûbetden maada bir tesir-i maddî hasıl edemeyeceğini buralardaki ahval-i ruhiye ve maneviyeyi görenler pek iyi takdir
edebilirler. Bugün o iki vücud-ı mübeccel ufûl etmiş (batmış) olmakla beraber Çanakkale’nin muhafazasını deruhte etmiş olan
her top başında aynı kalp ve histe gazanferler durmaktadır.”
Tasfir-i Efkâr, 06.04.1915
Büyük umut bağlanan Queen Elizabeth’in aşırtma atışları
15.5 kilometre ötedeki Hamidiye tabyalarını susturamadılar
The Illustrated London News “Gelibolu Yarımadası’nda ateş etmek: Na‘ra’ya Saldırmak” başlığıyla verdiği haritanın üzerinde
Anafartalar önlerindeki Queen Elizabeth zırhlısının, Gelibolu yarımadası üzerinden yaptığı aşırtma atışı işaretleyerek
gösterir. Orada yer alan ibare aynen şöyledir: “Queen Elizabeth, 7 Mart’ta, Gelibolu Yarımadası’nda üzerinden dolaylı atışla,
21.000 yardaya (yaklaşık 19.2 kilometreye) ateş ederek U ve V tabyalarına saldırdı.” “Çanakkale Boğazı’nı zorlamada en zor
görev: Na‘ra ve Boğazların Girişi” spotunu taşıyan haberde yer alan bilgilere göre, 6 Mart’taki bombardımana Agamemnon
ve Ocean desteğiyle başlayan Queen Elizabeth’in hedefi Hamidiye I ve Hamidiye III tabyalarıdır ki bunlar harita üzerinde
U ve V şeklinde işaretlenmiştir. Bu ise tam olarak 17.000 yarda (yaklaşık 15.5 kilometre) uzaklıktaki hedefe Gelibolu
Yarımadası’nın üzerinden aşırtmayla ateş etmek anlamına gelmektedir.
The Illustrated London News, 13.03.1915
164