Page 552 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 552
DÜŞMANIN
Basında
ANAFARTALAR’DAN ÇANAKKALE
ÇEKİLMESİ İkdam, 13 Ocak 1916
ZAFERİ
1915-1916
“Düşmanın terkine mecbur bulunduğu ganimetler, askerimizin şiddet-i savletini,
İngiliz ve Fransızların izmihlal ve perişânîsini tamamıyla gösteriyor”
“Düşman savaş gemileriyle gece bombardımanı yapmıştır”
“Zaferi hatırlatmak için her sene 8 Ocak’ta Zafer Pulu basalım”
“Zaferin Te’yid ve Tezkîri İçin!...” başlıklı haberde gazetenin
bir önerisi vardır ve bunu şu spotla duyurur:”Çanakkale
Muzafferiyetinin te’yid ve tezkîr-i azameti için (Tesvir-i Efkâr)ın
naçizane bir tasavvur ve teklifi.”
Fotoğrafın altında ise şunlar yazılıdır: “Çanakkale Sefer-i
Azîminin, ordumuzun muzafferiyet-i kat‘iye ve Hûdâ-
pesendânesiyle hitamı vak‘a-i hayriyesini tezkir ve tes‘îde vesile
olmak ve gösterdiğimiz şîrâne müdafaanın ehemmiyetini enzar-ı
cihana göstermek maksadıyla her sene yalnız 26 Kanunuevvel
günü istimal edilmek üzere postahanece tab‘ ve ihracını tasavvur
ettiğimiz bir pul numunesi. Musavvirimiz Cemal Bey tarafından
tertip ve tersîm olunmuştur / Yukarıdaki büyük resmin alelade
pul kıt‘asına indirildiği haldeki şekli.”
Tesvir-i Efkâr, 12.01.1916
“Düşmanı Gelibolu’dan atan zafer eli şimdi hangi
cepheye gidecek?”
“Düşmanı Gelibolu’dan Atan Dest-i Zafer” başlıklı haberde
İkdam şöyle sorar: “Şimdi acaba nereye teveccüh edecek?!..”
Bu sorunun cevabını ise Enver Paşa’nın Meclis-i
Mebusan’da söylediği sözlerden alıntıyla verir:
“…. Diğer darü’l-haplerdeki vaziyetimizi yalnız iyi bir hale ifrağ etmiş olmak değil düşmanı yalnız memleketimizden atmış
olmağla iktifa etmeyerek inşallah bize ait fakat düşman ayakları altında çiğnenen yerleri de kurtarıp orada yatan ecdadımızın
mezarlarını muhfaza etmek nasip olur.”
Haberin fotoğraf altı yazısı ise şöyledir “Aylarca müddet İngiltere, Fransa, Rusya gibi Avrupa’nın en kavî üç devlet-i
muazzamasının (üç büyük devletin) hücumlarına mukavemet ettikten sonra son taarruzuyla yeni zaferler vücuda getirmeğe
daima muktedir olduğunu gösteren kahraman Osmanlı ordusunun bir timsal-i hamâseti ile Gelibolu’daki darbe-i kahhârıyla
cihanın enzar-ı takdir ve hayretini (takdir ve hayret başkışlarını) celbeden dest-i âhenînin (demir elinin) teveccüh etmesi
muhtemel olan muhtelif cepheler arasındaki mesafeyi gösterir harita.”
“Geride bırakılanlara bakanlar, buranın ihracat limanı olduğunu zanneder”
“Çanakkale Meşher-i Ganâiminde (Ganimetler Sergisinden” başlıklı haberde Cenup Grubu Muhabir-i Mahsusu, şu
noktaların altını çizer:
“...Saha-i harbin bir noktasında topçularımızın endahtıyla tahrip edilen yermi kadar cephane arabasına tesadüf
olunmaktadır. Tekeburnu civarında iki mevkide yüzü mütecaviz hasta çadırında iki bin karyola, binlerce battaniye zabitana
mahsus 10 adet portatif baraka, mükemmel karyolalar, eczahaneler, ecza depoları, dezenfekte âlâtı etüvler bulunmuştur.
Zabitan barakalarındaki yatakların kuş tüyünden olduğu kayda şayandır.
Otomobillerinin on adedinin harp için teçhiz edilmiş oldukları ve düşmanın böyle bizim hissiyat-ı insaniyetkârânemizi
ne derece sû-i istimal etmiş oduğu ayrıca şayan-ı tezkârdır. Bundan başka beşyüze karip (yakın) posta bisikleti motosiklet
bulunmuştur. Tavlaların etrafı koşum ve eğerle doludur. Tekeburnu sahiline yakın 2 kilometrelik bir sahada ancak büyük
ticaret limanlarındaki depolarda görülebilecek derecede sandıklar istif edilmiş… Her istifin tecammu‘an kaidesi 30, arzı
17, irtifaı 12 ve sandıkların cesameti vüstâ olarak yarım metre mikabındadır. Bu metrukata bakanlar İngiliz ve Fransızların
Seddülbahir sahasını ihracat limanlarına çevirmiş olduklarını farz ederler. Sandık istiflerinin içinde ne ararsanız var! Bilhassa
her nevi konserve, çay, reçel, bisküvi, gravyar ve sair peynirler velhasıl en muntazam bir orduyu senelerce idare edecek kadar
mal mevcut.
Düşmanın düçar oduğu telefât ve terkine mecbur bulunduğu ganâim, askerimizin şiddet-i savletini, İngiliz ve Fransızların
izmihlal ve perişanîsini tamamıyla gösteriyor. Sahile yakın yerlerde dolu bulunan lastik potin depoları ise caba… Asıl
Seddülbahir’de pirinç çuvalları yekûnunun pek azîm olduğun işittim. (…)”
İkdam, 13.01.1916
552