Page 544 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 544
DÜŞMANIN
Basında
ANAFARTALAR’DAN ÇANAKKALE
ÇEKİLMESİ Tesvir-i Efkâr, 11 Ocak 1916
ZAFERİ
1915-1916
“Bize bu suretle alın açık olarak söz söylemek fırsatı veren ve memleketi bugünkü bulunduğu hal-i masûniyetinde
bulunduran ve hudutlarımızda yatan şehidlerimizin ruhuna Fatiha.”
Meclis-i Mebusân’da konuşan Enver Paşa: “Bu millet, şehidlerin fedakârlıklarını hiçbir vakit unutamaz”
Düşmanın Seddülbahir’den de çekilerek Gelibo- Binaenaleyh harekâtın bahrî safahâtı dediğim gibi üzere bir Alman ordusu Tuna’ya kadar inmişti ve
lu’yu tamamen terk etmesiyle kazanılan büyük za- cereyan ettikten sonra berrî harekât da başladı. Yine bize cephane yetiştirmek için yol açmak üzere te-
fer üzerine, Enver Paşa Meclis-i Mebusân’da bir ko- pek a‘lâ görülüyordu ki bunlar beş yüz bin kişilik şebbüsat-ı lazimede bulunuyordu. Fakat bendeniz,
nuşma yapar. Bu konuşmayı takip eden gazeteciler, bir ordu getirseler bile bununla Boğaz’dan pek uza- o sırada Rus muharebâtının kat‘î bir şekil alması(-
kendileri not tutarak, ertesi gün gazelerinde yayın- ğa gidemeyecekler, gitseler de yani bu ordu büyük nın) bizim için daha başka neticeler vereceğini ve
larlar. Tesvir-i Efkar’da yayınlanan konuşma metni bir meydan muharebesi vererek bizi mağlup etse ve o vakte kadar mevcut cephanemizle nasıl olsa ida-
ise nutuk diline en uygun olması bakımından dik- Boğaz’ı düşürmek isteseler tabiîdir ki bu kuvvetin re olunacağımızı bildiğim için o kıtaâtın Rus cep-
kat çekiciydi. “Enver Paşa’nın Beyanatı” başlığıyla vesait-i nakliyesi, cephanesi, iaşesi ve sairesi için hesine gönderilmesi hakkında Alman karargâh-ı
verilen konuşma şu şekilde takdim ediliyor: lazım gelen hayvanat ve arabalar lâ-yuadd (sayısız) umumisi tarafından gösterilen arzuyu bilâ-tereddüt
“Dün Meclis-i Mebusan’da, mebusan tarafından olacaktı. Çünkü kendilerine yardım edebilecek bir muvafık gördüm ve kabul ettim. Bunda da bir dere-
vâki olan talep ve arzu üzerine, Harbiye Nazırı şimendüfer hattı veya diğer bir vasıta yoktu.
Enver Paşa Çanakkale Muharebâtı hakkında ber- “Yarımadayı zapt edip Boğaz’ı açacaklarını ceye kadar isabet olduğu görüldü. Çünkü bu teşeb-
veçh-i âtî beyanatta bulunmuştur: tahmin ettik” büs üzerine Rus ordusu bildiğimiz gibi tekerlendi,
Cümlenizin malumu olduğu üzere 18 Mart’tan beri Onun için bir dereceye kadar tahmin etmiştik ki toparlandı ta şimdiki bulunduğu yerlere kadar sü-
devam edegelen Gelibolu Şibh-i Ceziresi Meydan olsa olsa gelecekler, şibh-i cezireye çıkacaklar ve bu rüldü. Sonra Bulgarların işe girmesiyle asıl Sırbis-
Muharebesi dün nihayete erdi (sürekli ve şiddetli suretle burada yapacakları bir baskın ile şibh-i cezi- tan seferi başladı. Bu suretle tabiîdir ki biz yolun
aşkışlar). 18 Mart’tan evvel cereyan eden vekâyi, reyi zapt edip Boğaz’ı açacaklar. Binaenaleyh buna açılmasını kazandık. Fakat bundan mühim olarak
malum. Beş Mart teşebbüsü ve ondan evvelki ufak nazaran lazım gelen hazırlıklar yapılmıştı. Bildiğiniz da birinci ordumuzu kazanmış olduk. Çünkü tabii
tefek bombardıman gibi sırf bahrî harekâttan iba- gibi 18 Mart’ta da düşman asker ihracına başladı. harp insanı her şeyi düşünmeğe sevk eder.
ret olduğu için bunlara büyük ehemmiyet vermek Hepimizin emin olduğu gibi kıtaât vazifesini gayet “Bulgarlar harbe girince bir ordu kazandık”
istemiyorum. (…) İlan-ı harp ile beraber tabiî idi ki emin bir surette yaptı. En ufak neferden en büyük Bulgarlardan daima hüsn-i muamele görüyorduk.
bizim böyle bîtaraf kalmamıza kimse müsaade et- zabite kadar herkes vazifesini hüsn-i ifa etti. Fakat Yalnız ihtiyatlı bulunmak iktiza ettiği için onlara
meyecekti. Çünkü vaziyetimiz iktizası İ’tilaf züm- düşmanın, sefain-i harbiyesi gayet rahat bir surette karşı da her vakit bir ordu bulundurmak mecburi-
resinin bir uzv-ı mühimmini teşkil eden Rusların mevzi alı(yo)r ve bizim toplarımızın erişemeyeceği yetinde idik. Onların harbe girmesi bize bu orduyu
her an kuvvetli bulundurulabilmesi, Boğazların mesafeden bizi dövüyordu. Şüphesiz böyle yedi bu- da kazandırmış oldu. Yolun böyle açıldığını gören
ancak onların elinde olmasıyla kâbil olabilecek idi. çukluktan otuz sekizliğe kadar muhtelif çapta beş-al- Fransız-İngilizler, evvela açılmazdan evvel yarım
“Savaşa girmeden Boğazları tahkime başladık” tı yüz topun ateşleri karşısında kıtaâtımız biraz geri yamalak Sırbistan’a yardım etmeğe kalkıştılar. Fakat
Binaenaleyh Avrupa’da daha ilk top patlar patlamaz çekilmeğe mecbur oldu ve düşman da ilk debark- tabiî her iki yerde iş görmek imkansız olacaktı. Bir
bizi seferberliğe sevk eden esbâb (sebepler) Boğaz- manda (çıkarmada) muvaffak oldu. Fakat gazeteler- kere Selanik’e çıkmış bulunduklarından Sırbistan’a
ları da elde bulunan vesâitle tahkime sevk etmişti. de okuduğunuz veçhile kendilerinin taht-ı itirafında yardım etmeğe savaştılar. Sırp ordusu bildiğiniz gibi
Vesâitin bol ve son sistem olduğunu söylemek ta- olduğu üzere bu, onlara pek pahalıya mal olmuştu. kumandanlarının yanlış sevk ü idaresi dolayısıyla
biî pek doğru değildir. Çünkü bu artık malum bir “Alçıtepe ve Kocaçimen’i istiyorlardı” Fransız-İngiliz kuvvetleriyle birleşemeyerek dağla-
hakikattir. Şimdi saklamağa lüzum yoktur. Fakat Ondan sonra düşman el çabukluğuyla şibh-i cezi- ra atıldıktan sonra İngilizler bu iki işten birini terk
mevcut vesâitle ne yapılmak kâbilse hep yapılma- renin, gazetelerin yazdıkları veçhile, (Alçıtepe) ve
ğa başlanılmış ve düşmanlarımızın bize verdikleri (Kocaçimen) Dağı gibi hakim noktalarını elde et- etmeğe mecbur idiler. Ya Çanakkale’de kalacaklardı
uzun zaman içerisinde her şey kâfi dedecede ihzar mek ve uzaktan, Boğaz istihkamlarını zabt eyleye- veyahut Selanik‘ten vazgeçeceklerdi. Halbuki pek
edilmiş bulunuyordu. (…) Benim fikrimce, daha o mese bile endirekt endaht suretiyle bu istihkamları alâ görülüyordu ki Çanakakle’de artık kalabilmele-
zaman söylediğim gibi Boğaz’ı donanma ile geçmek tahrip etmek istiyordu. Fakat bu teşebbüs de adem-i rinin imkanı kalmamıştı.
kat‘iyyen imkansızdır. muvaffakıyete düçar oldu. Onun üzerine muhare- “Denize dökülmekten başka çareleri kalmamıştı”
Boğaz’da bulunan torpil hatları ve torpil bataryaları, be sürüncemede kalmağa başladı. Tabiî bir kere bu Bu teşebbüste asıl devamı isteyen ve muvaffak ola-
sonra mestur (saklı) bataryalarımız her vakit hal-i işe teşebbüs etmiş olduklarından muvaffak olmak mayan (Hamilton)un tebeddülünü müteakip (Kiç-
faaliyette kalabileceklerdir. Düşman, büyük istih- emeliyle daha ziyade inatla sebat ediyorlar(d)ı. Biz ner)in Çanakkale’yi ziyaretinden sonra çekilmek
kamatımızı, uzaktan ateş altına alınmaları imkan bidayette düşmanı denize dökmek için saldırdık ve kararını verdiler. Tabiî kendileri de pek âlâ biliyor-
dahilinde olduğu için belki tahrip edebilirdi. Fakat düşmanı sahillere kadar sürdük. Fakat düşmanda lardı ki bizim ordumuz piyadece kendilerine faik
mestur bataryalarımızı ve torpil hatlarımızı müda- taarruz arzusunu görünce gemilerinin ateşi altında idi. Fakat yol açılmağla öteden beri mevcut olan
faa eden bataryalarımızı tahrip etmek için torpil bîhûde hücumdan feragatla hücumu ona bırakmağı noksanlarımız da ikmal edilecek ve binaenaleyh
hatlarının üzerlerine kadar sokulmak lazım gelirdi. daha muvafık bulduk. Çünkü bu suretle gerek (Kar- kendileri için artık denize dökülmekten başka çare
“İsteğimiz, büyük gemilerle gelmeleriydi” pat)larda vukua gelen büyük muharebat esnasında, kalmayacaktı. Onun üzerine uzun müddet kanla ve
Buraya kadar sokulmak için vukua gelen teşebbüs Rusların, gerek garp cephesinde İngiliz ve Fransız- muhtelif renkteki askerlerinin lâşeleriyle setr ettik-
ufak gemilerle olursa tabiî idi ki bu ufak gemiler ların Almanlar üzerine yapmakta oldukları büyük leri (örttükleri) Gelibolu şibh-i ceziresini makhûren
mestur bataryalarımızın ateşiyle kolaycacık batırı- hücumlarda onların üzerindeki yükün bir kısımını terk etmeğe mecbur oldular. Yalnız hakikaten İngi-
labilirdi. Şu halde dirednotlar ile, yani mutavassıt kendi üzerimize alabileceğimizi tahmin ettik. lizlere bir cihetten hak vermek lazım gelir ki bu çe-
(orta) çaplı olan mestur bataryalarımızın ateşine “500 bin kişilik orduyu üzerimize yığdılar” kilme hususunda Cenab-ı Hakk kendilerine yardım
mukavemet edecek büyük gemilerle işe girişmek Hakikatte de böyle oldu. Çünkü düşman, hepsi cem‘ etti ve onlar istedikleri kadar parlamentolarında al-
lazım idi. Halbuki büyük sefâini böyle torpil hatları edilecek olursa beş yüzbin kişilik bir kuvveti tedri-
üzerine saldırmak zaten bizim istediğimiz neticeyi cen bizim üzerimize yığdı ve bizim ordumuza dost- kışlasınlar ve bununla iftihar etsinler. Her halde bu
istihsal edecekti. Çünkü oraya gelecek her sefine larımıza müessir surette yardım etmek için fırsat çekilişleri mecburî ve kahkarî bir çekilişten ibarettir.
batacak ve bu suretle düşman birçok sefâini kaybet- verdi. Çünkü onlar gelmese idi bizim ordularımız Dediğim gibi cephanemizi tamamıyla alıp öyle ta-
meğe mecbur olacaktı. burada boş oturacaktı ve biz dostlarımıza muave- arruz etmek istiyorduk. Fakat biz bu taarruzu icra
Farz-ı muhal olarak düşman donanması torpil hat- net için ne yapmak arzu etseydik yapamayacaktık. etmeden kendileri daha evvel davrandılar.
larımızı da geçebilmiş olsaydı ve Çanakkale önünde Çünkü o zaman Bulgaristan henüz harbe girmemiş- İşte Meclisin ilk güşadında söylediklerimi, Cenab-ı
Boğaz’ı kıvırarak Na‘ra’yı dönüp Marmara’ya girme- ti. Binaenaleyh bu hareketleriyle birbirimize yardım Hakk’a hamd ederim ki, zaman tedricen tasdik edi-
ğe teşebbüs etseydi işte o vakit bizim donanmamız fırsatını verdiğinden dolayı gerek biz ve gerek müt- yor (alkışlar). Şimdiki halde gerek Avusturya ve
–ufak ve üç-dört gemiden mürekkep olduğu halde– tefiklerimiz Fransız ve İngilizlerin hakikaten med- gerekse Almaya, Bulgar orduları ile doğrudan doğ-
büyük toplarının mecmû‘u (toplamı) ile düşmanın yun-ı şükranıyız. Muharebenin tarz-ı cereyanı teb- ruya irtibatta bulunabildiğimiz ve bu suretle ordu-
teker teker geçmeğe mecbur olan gemilerine karşı liğ-i resmîlerle bildirildiği için bu hususta fazla bir muz daha mükemmel bir hale geldiği için o zaman
faik (üstün) idi. Bu dövüş esnasında bizim gemile- şey söylemeğe lüzum göremem. Yalnız tabiî yollar söylediğim hususâtı bu defa daha kat‘î bir emniyetle
rimize karşı düşmanın bir gemisi ancak iki topuyla açılıncaya kadar –bidayettte meclis açıldığı zaman tekrar eder ve İnayet-i Hakk’la harp nihayetlenme-
ateş edebileceği için beş kilometreden fazla olmayan söylediğim gibi– biz kendi yağımızla kavrulmağa den evvel, düşmanlarımızı hudutlardan dışarıya çı-
müessir menzil dahilinde bizim en aşağı 30 topu- mahkum idik, bunun için düşman taarruzlarını ar- karmak değil, belki düşmanlarımız tarafından biz-
muz onları karşılayacaktı. Binaenaleyh gayet basit tık tevkife mecbur kaldıktan sonra biz bol cephane den gasp edilmiş olan toprakları tekrar onların pis
bir hesapla burada isterse en büyük dirednotlar ol- sarf edip mukabil taarruza geçemezdik. Çünkü o ayaklarıyla çiğne(n)mekten men etmek iktidarında
sun, ne olursa olsun mutlaka batmağa mahkum idi. kadar bol cephanemiz yoktu. bulunacağız (sürekli alkışlar).
“Teşebbüslerinde başarılı olamayacaklar” “Anafartalar’a 150 bin asker getirdiler” “Şehidlerimizin ruhuna Fatiha”
Onun için ilk teşebbüs vukua geldiği vakit ben ta- Biz yolun açılmasına intizarda iken İngilizler bir Yalnız burada bir şey(i) tekrar etmek isterim. Bize
biatıyla güldüm. Ve hatta bu fikrimi gizlemeyerek daha kendilerini zorladılar ve yüz elli bin kişiden
Amerika Sefiri Cenaplarına da söyledim ve ‘Bu ibaret yeni bir ordu getirdiler. Bu orduyu bildiği- bu suretle alın açık olarak söz söyletmek fırsatı-
nı veren ve memleketi bugünkü bulunduğu hal-i
teşebbüslerinde muvaffak olamayacaklar, Boğaz’ı niz gibi (Arıburnu)nun şimalinde (Anafartalar)da
elde etmek için her halde bataryaları tahrip etmek karaya çıkardılar. Fakat yine kendilerinin de itirafı masûniyetinde bulunduran ve hudutlarımızda ya-
lazım geldiğini düşünecekler. Zaten bizim de arzu veçhile beceriksizlik etmişler, binaenaleyh bunda tan şehidlerimizin ruhuna fatiha. Onlar yattıkça
ettiğimiz budur’ dedim. Çünkü her halde gayet basit da muvaffak olamadılar. Bunda da çıktıkları yerde biz her halde onların müdafaa ettikleri toprakları
hesapla meydanda idi ki İngilizler-Fransızlar, sâir kalmağa mecbur oldular ve öyle bir vaziyette kal- inşallah düşmanlarımıza çiğnetmeyceğiz ve ümit
yerlerde bu kadar meşgul iken bizim ordumuzdan mışlardı ki –kendileri tabiî görmüşlerdir– öyle bir ederim ki millet hakikaten onların bu fedakârlık-
kuvvetli bir orduyu hiçbir vakit kara muharebeleri vaziyette kalmak hiçbir ordu için arzu edilen (aslı larını hiçbir vakit unutmaz ve onların evladına ve
için Çanakkale’ye getiremeyeceklerdi. Bu orduyu “edenler” şeklindedir) bir şey değildir. sairesine de lazım gelen iyiliklerde bulunur (sürekli
besleyebilmek ve daimî surette o kuvvette bulun- “Almanlar, yol açıp cephane göndermeye çalıştılar” ve şiddetli alkışlar).”
durmak imkanı kendileri için mevcut olamayacaktı. İşte bu sıralarda Sırbistan aleyhine hareket etmek Tesvir-i Efkâr, 11.01.1916
544