Page 338 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 338

Basında
                                ZAFERİN İSİMSİZ                     ÇANAKKALE
                                KAHRAMANLARI                                                                     Sabah, 13 Temmuz 1915
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916


                                           “Yoldaşlar hazır olun, erlik günü, memlekete hizmet bayramı geldi…”





                      Düğüne gider gibi ölüme koşanların siperi: Bomba Tepesi
                      13 Temmuz günü, Osmanlı gazetelerinin neredeyse tümü, Milli Ajans tarafından geçilen “Bomba Tepesi” hikayesini birinci
                      sayfadan verir. Bomba Tepesi, öleceğini bile bile, şehid olma aşkıyla düşmana geçit vermeyenlerin abideleştiği bir siperdir.
                      Arıburnu’ndaki Bomba Tepesi’nin hikayesini Sabah şöyle aktarıyor:
                      “Bomba Tepesi – İşte tarihi, insanlığını hayretten i‘câza düşürecek bir isim. Bir isim ki münderiç olduğu me‘âlî-i ulviyeti
                      tahayyül ettikçe insan bir ra‘şe-i haşyet ve takdirden kendini alamaz. Bu tepeye ayrılanların bilâ-istisna hepsi öyle
                      kahramanlardır ki bunların hayalî hatırasına bile insan en büyük bir incizap ile merbut kalır.
                      Bomba Tepesi, şimal grubunda kâ’indir. Tepenin de şöhreti, orada kazılan bir siperdir. Bu siper, düşmanın ileri hattına pek
                      yakın ve fakat muhafazası bizim için bir hayat meselesidir. Harbin ilk demlerinde düşman burasını vesâit-i âdiye-i harbiye,
                      yani hücum ve tüfenk ateşi ile elde etmeği tasavvur eylemişse de siper muhafızlarının demir gibi mukavemetleri önünde bu
                      türlü hareketinin tıflâne bir tedbir olduğunu anlamakta güçlük çekmemiş ve İngiliz medeniyetinin, İngiliz insaniyetinin en
                      parlak misallerinden olan zırhlı bombalar atmak suretiyle muhafızları kaçırıp meramına muvaffak olmağı kurmuştu. Belki
                      tedbir muvafık idi. Eğer Osmanlı azim ve imanı olmasa idi... Fakat, işte bu iman, işte bu yurt aşkı, düşmanın ölüm saçtığı bir
                      yere Türk uşağının düğüne gider imiş gibi koşması ve değil zehirli bombalar, semadan ateş, taş yağsa bile vatan müdafaası
                      için oradan kımıldamaması gibi bir harika, tarihin henüz kayd edemediği bir harika göstermesiniintaç etti.
                      O sipere ayrılan, bir şehadet-i mutlakaya namzeddir… Oraya vazifeye giden, artık bu dünyaya, milletin şefkatine pek az
                      müddet misafirdir. Fakat bu müddet zarfında, oradaki mertlik to(p)rağına gömülenler, ölüme bin hande-i istihfaf saçarak
                      vazifelerini görürler. Müdafada bulunurlar. Arkada, o vazifeye ayrılan manga efradı ise, siperdeki yoldaşlarının asumanlara
                      uçmaları ânına intizâren, sevinçler, ibtisâmlar içinde temiz çamaşırlarını giyerler, ıtırlar sürünürler... Kalpleri ne kadar temiz,
                      ne kadar şemîm-i vatan ile meşbû‘ ise, cisimlerini de o veçhile temizleyerek, ta‘tîr ederek cedlerine, yoldaşlarına kavuşmağa
                      hazırlanırlar.
                      Sipere gitmek ânının yaklaştığı sırada mangada bir ses yükselir: ‘Yoldaşlar hazır olun, erlik günü, memlekete hizmet bayramı
                      geldi…’ Bu davet efradın yüzüne bir vakar-ı müsterîhane verir ve bu nidâyı takip eden âvâze-i tekbir ve tehlil, yalnız insanları
                      değil, şevâhik-ı kûhsârı da rükû‘a davet eyler…
                      Şimdi bir hareket… Kahramanlar yürümeğe başlarlar, cennetlere uçan arkadaşların(ın) yerlerini almağa giderler. Ve ak helal
                      süt içmiş koca erler, salına salına, ölümden daha kuvvetli olduklarını ufuklara ilan ede ede ilerlerler.
                      Son bir nida, ‘Allâhu Ekber… Yaşasın Vatan…’ Artık sipere girmişlerdir. Bir kısmı düşmana mukabele ederken, diğer kısmı
                      Yaradan’a kavuşmuş yoldaşların(ın) besîm vechlerini, asil kalplerini şu mübarek hâk-i vatana tevdi eder. Bu manganın yerine
                      gelen ise aynı inşirah, aynı metanetle nöbetini bekler…
                      Bu müthiş harp açılalıdan beri, bu sipere ayrılan tek bir neferin en hafif bir esef göstermediğini, fakat herkesin büyük bir
                      tehâlükle Bomba Tepesi muhafazasına ayrılmak istid‘âsında bulunduğunu kumandan nakl etti
                      Bomba Tepesi, Osmanlılar için ebedî bir vesile-i şân u şeref, bir timsal-i lâhûtî-i vatandır.”
                                                                                                                   Sabah, 13.07.1915













                       “Bir Şehidin Vasiyeti”
                       “Çanakkale’de İngiliz ve Fransız Ordusunu Münhezim Eden Maddi ve Manevi Kuvvetlerimiz”
                       Sabah, Kızılırmak gazetesinden iktibas ederek veriyor:
                       “Seddülbahir muharebesinde düşmanın ihraç kıtaâtıyla gece gündüz muharebe ederek her defasında düşmanlara binlerce can,
                       bir hayli mühimmat kaybettirmeğe muvaffak olan şanlı ordumuzun zî-şehâmet ve şecî‘ bir evladının şehadetini ve bu şehadeti
                       takdir eden bu necip askerin son vasiyetini haber alıyoruz.
                       Seddülbahir’de hilafet ve saltanatın kapısını müdafaa ederken şehid düşen Tokat livasının Kürdpınar köyünden ve İstanbul
                       jandarma efradından Davud oğlu Hasan’ın muhallefât ve metrûkâtı arasında bir de cüzdan çıkmış ve bu cüzdanda, erkek ve kız
                       kardeşlerine hitaben yazmış olduğu şu samimi ve ulvi satırlar okunmuştur:
                                                                                                    ‘Biraderime: İslamiyet’in ve Hilafet-i
                                                                                                    mukaddesemizin ve Osmanlılığın
                                                                                                    bekâsı için şan meydanında şehid
                                                                                                    olduğumu işitirsen bu küçücük defter
                                                                                                    eline geçecektir. Düşmandan intikamımı
                                                                                                    al, memleketin için ölmekten korkma
                                                                                                    ve düşmandan kaçarsan senin başında
                                                                                                    dolaşan ruhum sana lanet eder. Ben de
                                                                                                    kardeşlik hakkımı helal etmem.’
                                                                                                    ‘Hemşireceğim: İslamiyet’in ve Hilafet-i
                                                                                                    mukaddesimizin ve Osmanlılığın bekâsı
                                                                                                    için şan meydanında şehid olduğumu
                                                                                                    işitirsen bu küçücük defter eline
                                                                                                    geçecektir. Yetiştirdiğin erkek evlad
                                                                                                    düşmandan benim intikamımı alsın.
                                                                                                    Evladını memlekete hayırlı ve fedakâr
                                                                                                    olarak yetiştir.”
                                                                                                                     Sabah, 11.09.1915


                                                                            338
   333   334   335   336   337   338   339   340   341   342   343