Page 312 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 312
Basında
ALMAN DENİZALTILARI ÇANAKKALE
ÇANAKKALE BOĞAZI’NDA Tasfir-i Efkâr, 26 Haziran 1915
ZAFERİ
1915-1916
Alman Denizaltı Kumandanı: “Bizim vazifemizin en müşkil ciheti düşman gemisine tesadüf edebilmektedir.
Tesadüf vâki‘ olduktan sonra onu imha etmek müşkil değildir”
Boğaz’ın efsanevî denizaltısı:
O 51 Numaralı Alman Tahte’l-bahri
“Kahramanlar Menâkıbından” başlıklı haber, merak
edilenleri genişçe anlatıyor:
“Berliner Caytung Am Mitag gazetesi, Amerika Matbuat
Cemiyeti Dersaadet muhabirinin ‘Pathfinder’, ‘Triumph’,
‘Majestik’ zırhlılarıyla diğer beş nakliye gemisini gark eden
‘O 51’ numaralı Alman tahte’l-bahrinin süvarisi Yüzbaşı
‘Hersing’ ile vuku bulan mülakatını neşrediyor. ‘Hersing’
vekâyi-i âtiyeyi hikaye etmiştir:
‘25 Nisan tarihinde ‘Vilhelmshafen’i terk ile 15 Mayıs’ta
Çanakkale önüne vâsıl olduk. Cebelü’t-Tarık yakınlarında
büyük bir İngiliz torpido muhribine tesadüf ettik. Lakin gece
sath-ı bahride kalmak suretiyle boğazdan geçtik ve bilahare
dalarak kemal-i selametle oradan uzaklaştık. ‘Bizerta’ limanı
önünden dahi aynı planı tatbik sayesinde geçtik. Adalar
Denizi’ne vâsıl olduğumuzda, 25 Mayıs sabahı ‘Triumph’u
gark ettik. Bir torpido muhribi üzerimizden geçti. Torpido
pervanelerinin mütemâdi edvârının (dönüşünün) husule
getirdiği gürültüyü işittik. 27 Mayıs tarihinde sahil yakınında
‘Majestik’i gördük. Tayfası kahvaltı ediyordu. Geminin
etrafında on nakliye sefinesi vardı. Yandan vurmak icap etti.
Evvela ka‘r-ı bahre (denizin dibine) dalarak bilahare sath-ı
bahre (deniz yüzeyine) çıktığımızda, ‘Majestik’i omurgası
yana yatmış gördük. Geminin muhafazasına mahsus çelik
ağlar denize indirilmişti. Lakin mermilerimiz, en kavî çelik
ağlarını da kolayca delebilir.
Tahte’l-bahrlerimizin güya ‘İrlanda’ Denizinde ve Bahr-i
Sefid’de üssülharekeleri bulunduğuna dair söylenen
şeylerin asıl ve esası yoktur Bizim tahte’l-bahrlerimiz uzak
mesafelerde de iş görebilirler ve üssülharekeye ihtiyaçları
yoktur. ‘Vilhelmshafen’den Çanakkale’ye kadar seyahatimiz
esnasında hiçbir İngiliz zırhlısına tesadüf etmedik. Bizim
vazifemizin en müşkil ciheti düşman gemisine tesadüf
edebilmektedir. Tesadüf vâki‘ olduktan sonra onu imha
etmek müşkil değildir.”
Sabah, 06.07.1915
Tahte’l-bahr Kumandanı, nasıl geldiklerini anlatıyor
Tasfir-i Efkâr, “Alman Tahte’l-bahrleri” başlıklı haberinde, Alman denizaltılarının nasıl geldikleri sorusuna cevap veriyor:
“Berliner Çaytung, Asosiation Press gazetesi muhabirinin Çanakkale Boğazında ‘Triumph’ ve ‘Majestik’ zırhlılarını gark eden
(I 51) numaralı Alman tahte’l-bahri kumandanıyla vuku bulan bir mülakatını nakl ediyor. Tahte’l-bahr kumandanı muhabire
demiştir ki: ‘Almanya sevâhilinden (sahillerinden) 12 Mayıs’ta ayrıldık, 10 Haziran’da Çanakkale önüne geldik. Yolda hiçbir
İngiliz vapuruna tesadüf etmedik ve ekseriyetle sath-ı bahrde olarak kat‘-ı mesafe eyledik (yol aldık). Esna-yı seyahatimizde
hiçbir taraftan mühimmat ve saire almadık. Alman tahte’l-bahrleri hariçten mühimmat almağa muhtaç değildir. Biz ancak
düşman zırhlılarını tayin ve keşf edinceye kadar müşkilata tesadüf ederiz. Bir kere keşf ettiğimiz zırhlının torpilimizden
kurtulmasına imkan yoktur.”
Tasfir-i Efkâr, 26.06.1915
“Önce kulaktan kulağa yayıldı, sonra onları burada gözlerimizle gördük”
“Cebelü’t-Tarık Boğazı’nı Geçerken…” haberiyle İkdam, denizaltılarının Çanakkale Boğazı’na nasıl ulaştığını detaylandırıp
resimlerle süslüyor.
“Müttefikimiz Almanya’nın Avrupa’nın garp ve cenubunu dolaşarak memleketimize gelen tahte’l-bahrlerinden biri”ni de
“Almanca (Illustrinye Caytung) gazetesinden nakl u iktibas olunmuştur” anonsuyla verir.
Gazetenin haberi de şöyledir: “Üç ay evvel ibtidâ kulaktan kulağa işitilen, sonra gazetelerin tafsilatıyla vâsıl-ı ittilâ‘ımız olan
bir haber hepimizi hayret ve meserretlere gark etmişti. Harb-i Umumi’de cesaret ve fedakârlığın en üksek numunelerini
gösteren Alman bahriyesi, birkaç tahte’l-bahrini tâ Şimal Denizinden yola çıkararak düşman gemileriyle muhât (çevrili)
denizlerden, boğazlardan geçirip, şecî‘ müttefikleri Türkiya’ya göndermişti. Bu haber ilk şâyi‘ olduğu vakit, inanmayanlar
ne kadar çoktu!.. Filhakika, tahte’l-bahrler Almanya’nın bahren (deniz yoluyla) bize en yakın noktasından hareketle en kısa
yolu takibe başlasalar, yine koca bir Şimal Denizi’ni İngiltere ve Fransa arasındaki kale boğazını, Fransa denizini, her tarafı
İngiliz istihkâmlarıyla mestur (örtülü) Cebelü’t-Tarık’ı ve nihayet Bahr-i Sefid’i ve Adalar Denizi’ni geçerek Çanakkale’ye vâsıl
olabilirlerdi. Bu uzun yol, hiçbir limanda tevakkuf etmeyerek, dümdüz takip olunmak şartıyla en aşağı (6.250) kilometrelik,
yani 3.300 millik bir mesafeye maliktir ki su altında 8-10 mil, su üstünde 15-16 mil hareket eden tahte’l-bahrlerle bu yolun
kat‘ olunacağını ümit etmemek pek de bî-mana (manasız) değildi. … Maamafih, Çanakkale önünde birbirini müteakip
büyük İngiliz ve Fransız zırhlılarının garkı ve tebliğ-i resmîlerimizdeki vuzuh bu hususta tereddüde mahal bırakmıyordu.
Sonra burada onları gözlerimizle gördük…”
İkdam, 30.08.1915
312