Page 212 - Basında Çanakkale Zaferi 1915
P. 212

Basında
                                KARA                                ÇANAKKALE
                                SAVAŞLARI                                                                            Tanin, 2 Mayıs 1915
                                                                          ZAFERİ
                                                                          1915-1916


                              “Evvelki akşamdan beri mecruh gazilerimiz, kafile kafile Çanakkale’den İstanbul’a geliyorlardı”



                      İngilizler, kara savaşında iki general kaybettiler
                      Ahmed Cevdet, “Mühim Haberler”de Lozan’dan bildiriyor: “ Lozan 20 Nisan –
                      İngilizler, Çanakkale’ye vukû bulan son taarruzları esnasında iki livâ Cenerali
                      (tuğgeneral) kaybetmişlerdir.”

                      “Kahramanlarımız yiğitcesine karşı koyuyorlar”
                      İkdam’ın “Kahramanlarımızın Mukavemet-i Dilîrânesi” başlıklı haberi: “Kal‘a
                      17 – Kıtaâtımızın muhayyirü’l-ukûl olan (akılları durduran) mukavemet-i şedîde
                      ve dilîrânesi (güçlü ve mertçe karşı koyması) karşısında düşman bir hatve (adım)
                      bile ilerlemeğe muvaffak olamıyor. Sahile ihraç edilen düşman askerinin bir kısmı
                      ancak sefâin-i harbiyesinin himayesi ve bî-te’sîr (tesirsiz) fakat mütevâlî (ardarda
                      gelen) ateşleri(nin) himayesinde sahilde durmağa gayret etmekte iseler de diğer
                      kısmı gemilerine firar eylemektedirler. (…)”

                      “Önce beyaz bayrak çekiyorlar,
                      sonra yardıma gelen askerlere ateş açıyorlar”
                      Milli Ajans’ın geçtiği bilgi, “Beyaz Bayrakların Hikmeti?!...” başlığıyla İkdam’a
                      haber olur ve hilekârlık ve desise ile meşhur olan İngilizlerin Kabatepe’de
                      uyguladıkları hilelerder biri şöyle anlatılır: “..Kabatepe civarındaki muharebâtta
                      (muharebelerde), teslim olmak üzere beyaz bayrak çeken birtakım İngiliz askerleri
                      aman dilemeleri itibariyle kendilerini hüsn-i kabule şitâbân olan (güzel bir şekilde
                      karşılamaya koşan) arslan yürekli mert askerlerimizin üzerlerine ateş etmek
                      denâetini irtikap etmişler (alçaklığını işlemişler) ve bu alçaklığa maruz kalan
                      askerlerimiz dahi bittabi‘ şiddetle mukabeleye mecbur kalmışlardır. Muharebeye
                      giden askerin cebinde beyaz bayrak taşıma(sı)nın hikmet-i menfûresi (nefret
                      edilesi sebebi) şimdi anlaşılıyor. İngilizlerin Alman cephe-i harbinde de bu
                      hilekârlığa teşebbüs ettikleri tahakkuk etmiştir.”

                      İlk gün kaybı: 1.500 İngiliz, 600 Fransız asker
                      Kayıplarla ilgili “İlk İhraç Ameliyâtında – Müttefiklerin Zâyiâtı” başlıklı haber:
                      “Atina 30 Nisan – Yunan Hükümetinin müstahberât-ı resmiyesine nazaran, İngiliz
                      ve Fransızların Çanakkale’ye karşı ilk ihraç ameliyâtı günü İngilizlerin 1.500 ve
                      Fransızların 600 neferi adem-i dikkat eseri olarak zâyi‘ ettikleri tahakkuk etmektedir.”
                                                                            İkdam, 02.05.1915

                      “Hareketlenen düşman sahile tard edilmiş,
                      iki makineli tüfek ele geçirilmiştir”
                      Milli Ajans’ın geçtiği “Teblîğ-i Resmî”dir:
                      “18 Nisan 331 (1 Mayıs 1915) tarihiyle Karargâh-ı Umûmî’den tebliğ olunmuştur.
                      1- Mütemadî taaruzlarımızla Kabatepe mevziinden şimale, Arıburnu cihetine
                      sürülen düşmanın sol cenahındaki kıtaâtı yanından müessir topçu ateşlerimizden
                      kurtulmak için dün ileri hareket teşebbüslerinde bulunmuş ise de süngü
                      hücumuyla yine eski mevzilerine sahile tard u def‘ edilmiş ve bu sırada cephane
                      ve her türlü malzemesiyle beraber düşmandan iki makineli tüfenk daha iğtinâm
                      edilmiştir. Seddülbahir Burnu’ndan sahilin mestur kısımlarına çıkarak tâhaffuz
                      edebilen düşman kuvveti ise Anadolu sahilindeki bataryalarımızın ateşleri altında
                      barınamayacak vaziyette kalmıştır.
                      2- Düşman sefâin-i harbiyesi, karada güç hal ile tutunabilen kuvvetlerini büyük
                      çaplı ateşleriyle himayeye mecbur kaldığından Boğaz’a karşı bir teşebbüsleri vâki‘
                      olamıyor.
                      3- [A.E.2] Avustralya İngiliz tahte’l-bahri birkaç gün evvel Marmara Denizi’ne girmek teşebbüsünde iken sefâin-i harbiyemiz
                      tarafından batırıldı. Üç zabit ile 29 neferden mürekkep olan mürettebatı esir edildi…”

                      “Yaralılar evvelki akşamdan beri kafile kafile Çanakkale’den İstanbul’a geliyor”
                      Tanin, şiddetli kara savaşları sürerken, Çanakkale’den İstanbul’a akın akın gelen yaralıları da “Gazilerimiz Geldiler!” başlığı ve
                      “Şehrimize gelen mecruh gazilerimizi ziyaret – Harp safahâtı – Mülakatlar” spotuyla duyurur.  Haberde, özetle şu bilgiler yer
                      alır: “Evvelki akşamdan beri mecruh gazilerimiz, kafile kafile Çanakkale’den İstanbul’a geliyorlardı. Dün kahraman gazilerimizi
                      ziyaret maksadıyla muharrirlerimizden bazıları muhtelif hastahaneleri dolaşmışlar, yüzlerinde nur ve iman parlayan sevgili
                      arslanlarımızla uzun uzadıya konuşmuşlardır. Ekseriyet-i azîmesinin (büyük çoğunluğunun) yaraları hafif idi. Yaraları fazla
                      olanlar Gülhane Hastahanesi’nde bulundukalrı halde hastahane etıbbâsı (doktorları) çoğunun pek yakın bir zamanda iade-i afiyet
                      ederek vazifeleri(nin) başına avdet eyleyeceklerini te’mîn ediyorlar. (…) Hangi zabitle konuşsak, hangi mecruhla temas etsek
                      ‘İşte muharebe böyle olur!’ sözlerini işitiyoruz. Herkes o kadar memnun, bütün manasıyla Osmanlıca (Osmanlı’ya layık) bir harp
                      yapmaktan o kadar mesut ve müftehir ki derecesini tasvir imkan haricindedir…”
                                                                                                                       Tanin, 02.05.1915

                      Gelibolu’dan İstanbul’a getirilen Türk yaralılar
                      İngilizler, kamuoylarını Çanakkale’de başarı kazandıklarına ve zafere çok yakın olduklarına iknaya çalışırlar. Bu amaçla,
                      ressamlara çizdirdikleri sahte savaş sahnelerini kullanırlar Çizer, iskeleye yanaşan kayıklardan sedyelerle yaralılar taşındığını
                      resmetmektedir.. The Graphic, “İki Kıtada Türk’le Savaşmak” başlıklı iki çiziminin Çanakkale ile ilgili olanının altına şunları
                      yazmaktan geri durmaz: “Gelibolu Cephesinden İstanbul’a ulaşan bitmek bilmez yaralı dalgası.”
                                                                                                             The Graphic, 11.09.1915

                                                                            212
   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217